Ana içeriğe atla

Türkiye’nin üçüncü büyükşehrinde kamuda yetkili suyun kimyasal ve mikrobiyolojik analizleri neden yapılamıyor?

 

Çok sayıda kimyasal ve mikrobiyolojik analizi   yapan ve akredite olan İzmir Halk Sağlığı Laboratuvarında artık içme, kullanma, kaynak ve doğal suların, kaplıca, havuz, deniz suyu ile hemodiyaliz çözeltilerinin dilüsyonunda kullanılan suların analizleri yapılamayacak

COVID-19 salgınına karşı toplumsal boyutta korunmak için en önemli silahımız olan aşıyı yapabilecek tek kurumumuz olan Hıfzıssıhha Enstitümüz kapatıldı, bugün çeşitli ülkelerin ve çok uluslu şirketlerin kapısında aşı satın alabilmek için sırada beklemekteyiz. Hıfzısıhha Enstitüsünün kapatılmasının diğer bir etkisi de klinik test ve analizler için özel şirketlere bağımlı hale gelmemiz ve adeta ağızlarının içine bakmamız…

Şimdi sıra İzmir Halk Sağlığı Laboratuvarında mı? 30 Ekim’de meydana gelen Ege Depreminde binası hasar gören İzmir Halk Sağlığı Laboratuvarı yeni bir binada veya yıllar önce yapılan kendi gerçek binasında hizmet vermesi beklenirken, kapatıldı. Her biri kendi uzmanlık alanında uzun yılların birikim ve tecrübesine sahip elamanları da ilçe sağlık müdürlüklerine dağıtıldı.

Şimdi sormak istiyoruz;

·         Depremde binası hasar gören İzmir Halk Sağlığı Laboratuvarı halen boş bulunan İzmir Konak Doğumevi Binasına veya bugün İzmir İl Sağlık müdürlüğü Halk Sağlığı Başkanlığı tarafından kullanılan kendi gerçek binasına taşınmadı ve yılların getirdiği birikimi göz ardı edilerek kapatıldı?

·         İzmir Halk Sağlığı Laboratuvarının tüm değerli cihazlarının İzmir’in Urla ilçesindeki bir depoya kaldırılacağı iddiası ne anlama gelmektedir? Yoksa binadaki deprem hasarı bahane edilerek laboratuvarın tamamen kapatılması mı; amaçlanmaktadır?

·          İzmir Halk Sağlığı Laboratuvarının yapmakla sorumlu olduğu klinik kan analizleri için bir süredir özel şirketlerden hizmet alınırken, şimdi de deprem sonrası su numuneleri ve diğer klinik dışı numuneler Aydın ve Afyon Halk Sağlığı Laboratuvarına gönderilmeye başlanmıştır. Bu durum süreklilik kazanacak mıdır? Kazandığı takdirde İzmir Halk Sağlığı Laboratuvarı’nın cihaz ve arşivi nereye taşınacaktır? Üstelik bu cihazların bir süre çalışmaması telafisi mümkün olmayan zararlara da yol açacaktır.

Bilindiği üzere her ilde kurulu bulunan Halk Sağlığı Laboratuvarları; çevre sağlığı alanında Sağlık Bakanlığı sorumluluğunda içme-kullanma suları, kaynak suları, doğal mineralli suların, kaplıca suları, havuz suları, yüzme sularının ruhsat, denetim ve kontrol izleme ile sularda legionella analizleri, talassoterapi amaçlı deniz suyu analizleri ve hemodiyaliz çözeltilerinin dilüsyonunda kullanılan suların analizlerini yapmaktır.

İzmir Halk Sağlığı Laboratuvarı, mülga İzmir Hıfzıssıhha Enstitüsü ve İzmir de kurulu bulunan diğer Halk Sağlığı Laboratuvarlarının (Karşıyaka, Konak) faaliyetlerine son verilerek 1968 yılında yapılan eski Hıfzıssıhha Laboratuvarı binasında toplanmıştır.

Aslında şu an Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkanlığının kullandığı bina laboratuvar binası olarak yapılmıştır. Laboratuvarın söz konusu binaya taşınması hep gündemde olmasına karşın bir türlü gerçekleşmemiştir.

Sonuç olarak İzmir de halk sağlığına yönelik uzmanlık gerektiren birçok kimyasal ve mikrobiyolojik analizi akredite olarak su analizleri yapan yetkili laboratuvar bulunmamaktadır.

Çözüm; Deprem sonucu İzmir Halk Sağlığı Laboratuvar binasının hasarlı raporu alması nedeniyle gerçek laboratuvar binası olan ve İzmir Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkanlığı boşaltılmalı ve gerçek sahibi olan; İzmir Halk Sağlığı Laboratuvarına tahsis edilmelidir.

İzmir Halk Sağlığı Laboratuvarının kapatılması, laboratuvara ait cihaz ve malzeme alt yapısının nereye taşınacağı hakkında belirsizlik sürerken Urla’daki depoya gönderileceği iddiası, kimyasal ve mikrobiyolojik su analizlerinin şirketlerin insafına terk edilmesi, her biri kendi alanında uzun yılların eğitim ve tecrübesine sahip personelin İlçe Sağlık Müdürlüklerine dağıtılması kabul edilemez. Ayrıca alınan bu karar İzmirlileri içme ve kullanma suyundan yayılacak bir bulaşıcı hastalık tehdidine de açık hale getirmiştir.

               İzmir Halk Sağlığı Laboratuvarı kendi gerçek binasında bir an önce açılmalıdır!

 

                                            Dr. Ergün DEMİR

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SGK TARİHİNİN EN BÜYÜK YOLSUZLUĞU KARŞISINDA KURUM VE KAMUOYU NEDEN SESSİZ?

  Sosyal güvenlik Kurumu’nun İzmir'in Menemen ilçesinde özel bir hastanede periferik anjiyoplasti (damarın genişletilmesi) işlemi için kullanılan tıbbi malzeme ve endikasyon dışı uygulamalardan dolayı 147 milyon TL zarara uğratıldığı bilgisi basın yayın kuruluşları aracılığıyla kamuoyuna yansımıştır.  SGK denetim raporuna göre ise aynı yöntemle tüm Türkiye’de Sosyal Güvenlik Kurumunun 500 -600 milyon dolar zarara uğratıldığı tahmin edilmektedir. Tıbbi cihaz üretimi yapan şirket, hastaneler ve hekimlerin yer aldığı üçlü bir ayak tarafından gerçekleştirilen bu yolsuzluk ve usulsüzlük Kurum tarihinin sağlık alanındaki en büyük yolsuzluğu olarak değerlendirilmektedir. 3 yıl önce başlatılan yolsuzluk soruşturmasında muhakkik/denetim raporunda diğer il ve ilçelerde de denetim yapılması konusunda Rehberlik Daire Başkanlığına dosyanın gönderilmesine rağmen sadece bir ilçede mali şube operasyon yapıldığı diğer il/ilçelerde yapılmadığı görülmektedir. Öyle anlaşılmaktadır ki bu konu soğutul

EMEKLİLERE MAAŞ ve İKRAMİYE ARTIŞI İÇİN SGK BÜTÇESİNDE YETERLİ KAYNAK VARMIŞ!

  Artık yeter! 15 Milyon 207 Bin 787 emekli ve hak sahibini oyalamaktan vazgeçin. Milyonlarca emekli ve hak sahibi asgari ücretin çok altında aylık ve gelir ile yaşamını sürdürmek zorunda; öte yandan düşük gelir nedeniyle emeklilerin neredeyse yarısı ya çalışmakta ya da iş aramakta. Aylardır emekli maaş ve ikramiyesine artış yapmamak için Sosyal Güvenlik Kurumu bütçesinin yetersizliği ve mali disiplininin korunmasını öne sürülmekte; Kasım-Aralık ayı olmadı, yeni yıl başında artış yapacağız diyerek milyonlarca emekli oyalanmaya çalışılmaktadır. Oysa SGK 2022 Yılı Sayıştay Denetim Raporuna göre emekli aylıklarını ve sağlık giderlerini karşılayan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelirleri giderlerini karşılamakta hatta fazla vermektedir. SGK neyi gizlemeye çalışıyor?  Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, 2022 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu nda 2022 yılı bütçesi ve gelir – gider tablosu  sonuçlarına göre, 2022 yılı bütçe gideri toplamı 1.032.718.600.200,39 TL’dir. Net bütçe geliri ise

Sağlık giderlerinin ve emekli aylıklarının ödenmesi tehlikede mi?

  SGK’nın gelir- gider dengesi giderek bozuluyor yani “finansman açığı” baş aşağı gidiyor! AKP iktidarının Sosyal Güvenlik Kurumu getirdiği son nokta; Sağlık giderlerinin ve emekli aylıklarının ödenmesi tehlikede! Seçim günü yaklaştıkça sosyal güvenlik sistemi kapsamında hane halkına yapılan yardımlar ve sosyal sigorta konusunda AKP iktidarı da muhalefette müjdeleri ara arda sıralamaya devam ediyorlar. Ancak bu vaatler sıralanırken 20 yıllık AKP iktidarının Sosyal Güvenlik Kurumunu getirmiş olduğu son nokta ise pek dikkate alınmıyor. Oysa seçim sonrasında eğer sosyal güvenlik sistemi yeniden yapılandırılmaz ve Kurum’a yapılan bütçe transferleri artırılmaz ise sağlık giderlerinin ve emekli aylıklarının ödenmesi bile tehlikede görünmektedir. AKP iktidarının, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, bu tabloyu yaratan sorumluları gerçek dışı, hayal ürünü söylemleri bıraksınlar. İşte devletin resmi verilerindeki gerçeklik: 03.05.2023 tarihinde yayımlanan SGK Şubat 2023 aylık sigortalı