Ana içeriğe atla

Sosyal yardımlardan faydalanan kayıtlı hanelere ödenen 1000 TL nakdi destek ödemelerinde resmi kayıtlarda yer almayan 1 milyon 200 bin hane farkı nereden kaynaklanmaktadır?



Sosyal yardımlar, yoksulluk içinde olup temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve yaşamlarını en düşük düzeyde dahi sürdürmekte güçlük çeken kişi ve ailelere karşılıksız olarak sağlanan, ayni ve nakdi olarak yapılan yardımları kapsamaktadır.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk yaptığı açıklamalarda ‘’ koronavirüsün vatandaşlar üzerindeki sosyoekonomik etkisini azaltmak için özellikle toplumumuzun en alt gelir grubunda olan düzenli sosyal yardım alan hanelerden başlamak üzere 1000 TL nakdi destek ödeneceğini ‘’ ifade etti. Ayrıca, sosyal yardım alan haneleri faz 1 ve faz 2 olarak belirlediklerini ve bunların başvuruya gerek olmadığını, faz 3 olarak belirlenecek olanların ise talep bazlı olacağını belirtti.
Sosyal yardımlar, Düzenli yapılan süreli yardımlar ile geçici süreli yapılan yardımlardan oluşur. Faydalanıcılar Bütünleşik Sosyal Yardım Hizmetleri Bilgi Sistemine kayıtlıdır.  Hizmetlerin gerçekleştirilmesini aile, çalışma ve sosyal hizmet merkezleri ve il müdürlükleri ile sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarınca yapılır.
Düzenli sosyal yardımlar; Sosyal güvencesi olmayan, fakir ve muhtaç durumunda bulunan şartlı eğitim, sağlık, eşi vefat etmiş kadınlar, evde bakım, yaşlı ve engelli yardımları v.s içerir. Nakdi yardım şeklinde ve en az 6 ay-1yıl süreli yapılır.
Geçici süreli yardımlar ise, ihtiyaç sahiplerine gıda, yakacak, barınma, giyim, sağlık v.s ihtiyaca göre yılda 1 veya iki kez geçici süreli olarak yapılan yardımlardır.

’Fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda’’ bulunan vatandaşlara ödenen nakdi destek ödemelerinde açıklanan hane sayıları ile resmi kayıtlardaki hane sayısı arasındaki çok büyük fark var!



Ancak, resmi verilerde 2019 yılı için sosyal yardımlardan faydalanan toplam kayıtlı hane sayısı 3 milyon 209 bin iken, bakanın çeşitli basın yayın kuruluşlarında yaptığı açıklamalarda başvuruya gerek olmadığını belirttiği kayıtları bulunan faz1 ve faz 2’de olan toplam hane sayısı 4 milyon 411 bin olarak bildirilmektedir.

Soruyoruz?

-          Resmi verilerde sosyal yardımlardan faydalanan kayıtlı hane sayısı ile bakanın açıkladığı hane sayıları arasında 1 milyon 200 bin hane farkı nereden kaynaklanmaktadır?
-          Resmi kayıtlarda olmayan 1 milyon 200 bin hane, ihtiyaç sahibi olmayan ve partinize oy veren hanelerden mi oluşmaktadır?
-           Veya seçim dönemlerinde vatandaşın siyasal tercihini belirlemek için, âdeta bir tür ‘siyasi rüşvet’ olarak ayni yardım yapılan haneler mi?
-          Yoksa mükerrer mi?
 AKP’nin siyasi hesapları sosyal yardımların önüne geçiyor!
İstanbul seçimlerinde sosyal yardımlar üzerinden siyaset yapan AKP, pandemi döneminde muhtaç vatandaşların daha çok gereksinim duyduğu sosyal yardımlar için vatandaşların belediyelere yaptığı  yardımların biriktiği banka hesaplarına ve aşevlerinin hesaplarına el koymuştur.
AKP iktidarı, sosyal yardımları sosyal bir hak olarak değil, seçim desteği karşılığında vatandaşlara yapılan birer lütuf ve korku unsuru olarak sunmaktadır.
Mahalli idareler genel seçimlerine giderken AKP’li yöneticiler, muhalefet adaylarının kazanmaları durumunda sosyal yardımların kesileceğini iddia ederek yoksul vatandaşların siyasi tercihlerini değiştirmeye çalışmışlardı.
Bugün ise AKP iktidarı, işsizliğin ve yoksulluğun belirgin olarak yaşandığı yerlerde, yaşlı, kimsesiz ve muhtaç vatandaşlarımıza günlük sıcak yemek veren belediye aşevlerinin hesaplarına el koymaktadırlar.

Acı tablo, mutfakta ‘’aş yerine yoksulluk’’ kaynamaktadır.

Alım gücünün hızla gerilediği, enflasyon oranın arttığı, işsizliğin tırmandığı bir süreçten geçerken, bir de bunların üzerine gelen COVİD-19 salgını ile birlikte binlerce işyeri kapandı ve yüzbinlerce çalışan işini kaybetti.
Herhangi bir kapsamda sosyal güvencesi olmayan geliri asgari ücretin 1/3’ünden az olan fakir ve muhtaç durumda bulunan kişi sayısı 10 milyona yaklaşırken AKP iktidarı, 20 ülkeye ve birçok Avrupa ülkesine yardım yapıyoruz diye reklamlarla halka mutluluk tablosu pazarlamaya çalışıyor. Oysa vatandaşın ocağında ‘’aş yerine yoksulluk’’ kaynamaktadır. Muktedirlerin söylediği gibi sosyoekonomik düzey ve refah değil; aksine insani koşullarda yaşamı sürdürebilmek için yeterli gelire sahip olamama durumu yani açlık ve yoksulluk giderek artmaktadır.

Gerçek Yoksulluk Envanterine ulaşılamamaktadır.
Yoksulluk içinde olup temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve hayatını sürdürmekte güçlük çeken vatandaşların sayısı neden saklanmaktadır?

Sosyal güvenceden yoksun, asgari yaşam standardının altında gelire sahip olan ve aldıkları sosyal yardımlar ile en asgari düzeyde yaşamaya çalışan, yoksulluk envanterine kayıtlı kişi sayısı saklanmaktadır. 2015 yılından sonra Bütünleşik Sosyal Yardım Hizmetleri Bilgi Sistemine kayıtlı hane sayısı ve kişi sayısı yayımlanmamıştır. Türkiye sosyal yardım istatistikleri bülteninin yayımdan kaldırılması ile gerçek yoksulluk envanterine ulaşılamamaktadır. Bu durum artan yoksul ve muhtaç sayısının üzerini örtmeye yönelik bir hamle olarak değerlendirilebilir.

SONUÇ OLARAK;
Yoksulluk, işsizlik ve ekonomik belirsizlikle beraber temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve hayatını sürdürmekte güçlük çeken vatandaşların sayısı giderek artmaktadır. COVİD-19 salgını ile birlikte binlerce işyeri kapandı ve yüzbinlerce çalışan işini kaybetmesi sonucu elektrik, su, doğalgaz faturalarını ödeyemez, ocağında aş kaynamaz iken bu hanelere yapılacak nakdi destek ödemelerinin faz 3 olarak belirlenmesi ve talep bazlı olacağının belirtilmesi siyasi tercihin öne çıkacağını anlamak güç olmasa gerek.
Kişilerin sosyal güvenliğini güvence altına almak devletin yükümlülüğü olduğuna göre sosyal güvenliğin önemli bir unsuru olan sosyal yardımların yapılması da tam olarak devletin sorumluluğundadır.
Sosyal yardım hesaplarına el koyma tehdidi ile vatandaşa siyasi tercihini değiştirme yönünde baskı yapan siyasetçiler bilmelidirler ki sosyal yardımlar aslında bir lütuf değil devlet tarafından karşılanması gereken yasal bir haktır. Sosyal harcamaların finansmanı da devlet bütçesinin önemli gelir kaynaklarından olan vatandaşların verdiği vergilerden, gelir ve kurumlar vergileri üzerinden ayrılan paydan, trafik para cezası hasılatının yarısından, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu reklam gelirleri hasılatının % 15`inden, her nevi bağış ve yardımlardan karşılanmaktadır.

                          Dr. Ergün DEMİR                                                        Dr. Güray KILIÇ


Kaynak;

-          2 Milyon 111 Bin Haneye 1.000'er TL Nakdi Desteğin Ödeme Tarihleri Açıklandı. 31 Mart 2020, Salı
-          Bakanımız Selçuk, TRT Haber Canlı Yayınında Gündemi Değerlendirdi 09 Nisan 2020, Perşembe
-          Mülga Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Yıllık Faaliyet Raporları
-          2018-2022 dönemi Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Stratejik planı
-          2019-2023 dönemi Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Stratejik planı
-          Sosyal ve Ekonomik Destek Hizmetleri Hakkında Yönetmelik.
-          Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Kanunu
-          Eskişehir Belediyesi’nin aşevi hesabı bloke edildi




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KANSER TEDAVİSİ İÇİN İLAVE ÜCRET ALINABİLİR Mİ?

  Kanser hastalarından alınan ilave ücret sağlık hizmetine erişimlerini kısıtlamaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu il müdürlükleri şahıs ödemeleri bölümüne iletilen dilekçelerin büyük bir çoğunluğunu ö zel sağlık kurum ve kuruluşlarında özellikle kanser hastalarının başvurularında alınan ilave ücretler ve tedavi için ek olarak önerilen endikasyon dışı ilaç kullanım durumunda ilaç bedellerinin ödenmemesi oluşturmaktadır. Ayrıca acil servise müracaat eden hastalardan ilave ücret alınması da şikayet başvuruları arasında ön sırada gelmektedir. İlave ücret alınması 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 73. Maddesi gereği ve Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin 1.9.1 maddesi uyarınca Kurumla sözleşmeli; vakıf üniversiteleri ile özel sağlık kurum ve kuruluşlarınca; Kurumca belirlenmiş sağlık hizmetleri bedelinin %200’ünü geçmemek kaydıyla kişilerden ilave ücret alınabilmektedir. Tüm sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin olarak SGK tarafından Sağl

Özel sağlık kurumlarında (SGK sözleşmeli-sözleşmesiz) pandemi süresince COVİD-19 hastalarının ücretlendirilmesi Bilgi Notu

- Özel sağlık kurumlarda COVİD-19 olası/kesin tanılı hastalardan ilave ücret talep edilmesi, -COVİD-19 pandemisi nedeniyle Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan değişiklikler, -13.04.2020 Tarihli ve 2399 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı,   -Yabancı hastalara sunulan tedavilerin ne şekilde ücretlendirileceğine ilişkin mevcut bilgiler çerçevesinde bilgi notudur. -           Özel sağlık kurumlarının COVİD-19 olası/kesin tanılı hastalardan ilave ücret talep etmesi önünde yasal engel var mıydı? COVID-19 salgını nedeniyle birçok vatandaşımız kamu ve özel hastanelerde tedavi görmektedir. Özel hastanelerin de pandemi hastanesine dönüştürülmesine ve Sağlık Bakanının test ve hasta yatış sürecine ilişkin kamu ya da özel hiçbir sağlık kuruluşunun ücret talep edemeyeceğini açıklamasına rağmen, bazı özel hastanelerin COVİD-19 tanısı alan yatan hastalar ile test yaptırmak isteyenlerden ücret talep ettiği bilgisi kamuoyunun gündemine gelmişti. 9 Nisanda COVİD-19 pan demisi nedeniyle Sağlık Uygu

SGK TARİHİNİN EN BÜYÜK YOLSUZLUĞU KARŞISINDA KURUM VE KAMUOYU NEDEN SESSİZ?

  Sosyal güvenlik Kurumu’nun İzmir'in Menemen ilçesinde özel bir hastanede periferik anjiyoplasti (damarın genişletilmesi) işlemi için kullanılan tıbbi malzeme ve endikasyon dışı uygulamalardan dolayı 147 milyon TL zarara uğratıldığı bilgisi basın yayın kuruluşları aracılığıyla kamuoyuna yansımıştır.  SGK denetim raporuna göre ise aynı yöntemle tüm Türkiye’de Sosyal Güvenlik Kurumunun 500 -600 milyon dolar zarara uğratıldığı tahmin edilmektedir. Tıbbi cihaz üretimi yapan şirket, hastaneler ve hekimlerin yer aldığı üçlü bir ayak tarafından gerçekleştirilen bu yolsuzluk ve usulsüzlük Kurum tarihinin sağlık alanındaki en büyük yolsuzluğu olarak değerlendirilmektedir. 3 yıl önce başlatılan yolsuzluk soruşturmasında muhakkik/denetim raporunda diğer il ve ilçelerde de denetim yapılması konusunda Rehberlik Daire Başkanlığına dosyanın gönderilmesine rağmen sadece bir ilçede mali şube operasyon yapıldığı diğer il/ilçelerde yapılmadığı görülmektedir. Öyle anlaşılmaktadır ki bu konu soğutul