Ana içeriğe atla

AKP’NİN GETİRDİĞİ SAĞLIK’TA PERFORMANS SİSTEMİNİN FİŞİNİ YİNE BİR AKP’Lİ BAKAN ÇEKTİ…

Performans/ döner sermaye ile sağlık sisteminin döndürülemeyeceğini itiraf eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca istifa mı edecek?

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca dün yayımladığı tweet ile “bitkisel hayatta olan performans sisteminin fişi çekildi”  dedi.  Böylece AKP iktidarının “verimlilik/kârlılık” adına döner sermaye/performans sistemi ile kamu hastanelerini birer ticari işletmeye dönüştüren politikasının fişinin çekilerek iflas ettiğini de itiraf etmiş oldu.


Türkiye’de 1980’lerin başından itibaren sağlık politikalarının ana gündemi olan sağlık reformu süreci, 2002 yılından sonra AKP Hükümeti’nin iktidara gelmesiyle birlikte yürürlüğe konulan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile yeni bir döneme girmiş oldu. Bu programın ana unsurlarından biri de kamu sağlık kurumlarında hayata geçirilen performansa dayalı ek ödeme sistemi idi.

Sağlıkta Dönüşüm Programı kamu hastanelerinin yapısını değiştirmeyi, onları “idari ve mali özerkliğe sahip sağlık işletmeleri” biçimde yapılandırarak rekabete açık hale getirmeyi amaçlamaktaydı.

Kamu Hastanelerinin esas olarak kâr elde etmeye yönelik işletmeler olarak yapılandırılması hedeflendi.

Bu hedef; kamu sektörünün esneklik, verimlilik, maliyet etkinlik, kârlılık gibi kavramlar üzerinden neoliberal politikalara uygun bir şekilde yeniden yapılandırılması sürecinin sağlık alanına ait kısmıydı. Hastanelerde gelirin artırılması çabası içinde tüm sağlık çalışanlarının hasta döngüsünü artırmaya odaklanması istendi. Hekimlerin muayene için ayırdıkları süre kısalırken tetkik sayısı arttı, hastanede yatış süreleri kısaldı. Tetkik ve tedavi süreçlerinde, tıbbi gerekliliklerden çok performans ölçütlerinin karşılanması öne çıktı. Tüm bunların bir sonucu olarak da sağlık hizmetlerinde nitelik giderek düştü.

2004 yılında ilk ayak sesi duyulan tam olarak ta 2011 yılında uygulamaya giren performans sistemi eleştirilirken önce sağlıkta “verimlilik/kârlılık” adına ticari anlayışın hâkim kılınacağı, eğitim, araştırma, kamu sağlığı gibi önceliklerin geri plana düşeceği; verimlilik söylemleri ile çalışan hakları baskılanmaya çalışılırken de yüksek ücret alan idari kadroların sayısının artacağı, bunun da ek bir maliyet getireceği belirtilmişti.

Sayıştay Denetim Raporu; döner sermaye ile kamu hastaneleri döndürülemez.

T.C. Sayıştay Başkanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna Bağlı Döner Sermaye İşletmeleri 2015 Yılı Düzenlilik Denetim Raporunda:

Sağlık hizmetinin kamu hizmeti olarak sunumuna son verilerek Sağlık Bakanlığı hastanelerini döner sermaye işletmesine dönüştüren uygulamanın hüsranla sonuçlandığı ifade edilmiştir. Raporda özetle “sağlık tesislerinin mali gücünün yetersizliği, çok ciddi bir borç yükü altında ve kısa vadeli borçlarını karşılayamaz durumda olduğu “tespiti ile de kamu sağlık işletmeleri politikasının iflas ettiğinin ortaya çıktığı yazılmıştı.

Yıllardır sağlıkta dönüşüm programı konusunda söylenen eleştirileri dinlemeyenlerin, Sayıştay denetim raporundaki tespitleri görmezden gelenlerin şimdi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın attığı bu tweet ile AKP iktidarının uyguladığı performansa bağlı sağlık sisteminin bitkisel hayatta olduğu ve fişinin çekildiği yani aslında AKP’nin sağlıkta dönüşüm programının öldüğü itirafı karşında ne diyecekleri doğrusu merak konusudur.

AKP iktidarının sağlık alanında oluşturduğu tahribat hem sağlık çalışanları hem de halk tarafından giderek daha yoğun olarak hissedilmektedir. Bu tahribata son verilmesi ve sağlıkta piyasacı yaklaşımdan vazgeçilmesi gerektiğinin altını bir kez daha çiziyoruz.

Sağlık hizmeti niteliği gereği kâr veya verimlilik beklentisi ile kurgulanamaz. Sağlık hizmetlerinin etkin sunumu toplumsal gelişmenin en temel öğelerinden birisini oluşturur. Hizmet sunumunda etkinliğin sağlanmasında öncelik sağlık hizmetlerinin niteliğinin artırılmasındadır; niceliğin arttırılması ancak bunu garanti ettikten sonra söz konusu olabilir. Bu bağlamda da devletin kamusal niteliği olan bu hizmetleri desteklemesi bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sağlıkta eşitsizlikler artarken, tıbbi hizmetlere erişimin yurttaşların büyük bir çoğunluğu için giderek daha da zorlaşacağı bir sürece doğru hızla ilerlenmektedir.  

                                     Dr. Ergün DEMİR                     Dr. Güray KILIÇ

 

 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KANSER TEDAVİSİ İÇİN İLAVE ÜCRET ALINABİLİR Mİ?

  Kanser hastalarından alınan ilave ücret sağlık hizmetine erişimlerini kısıtlamaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu il müdürlükleri şahıs ödemeleri bölümüne iletilen dilekçelerin büyük bir çoğunluğunu ö zel sağlık kurum ve kuruluşlarında özellikle kanser hastalarının başvurularında alınan ilave ücretler ve tedavi için ek olarak önerilen endikasyon dışı ilaç kullanım durumunda ilaç bedellerinin ödenmemesi oluşturmaktadır. Ayrıca acil servise müracaat eden hastalardan ilave ücret alınması da şikayet başvuruları arasında ön sırada gelmektedir. İlave ücret alınması 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 73. Maddesi gereği ve Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin 1.9.1 maddesi uyarınca Kurumla sözleşmeli; vakıf üniversiteleri ile özel sağlık kurum ve kuruluşlarınca; Kurumca belirlenmiş sağlık hizmetleri bedelinin %200’ünü geçmemek kaydıyla kişilerden ilave ücret alınabilmektedir. Tüm sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin olarak SGK tarafından ...

Özel sağlık kurumlarında (SGK sözleşmeli-sözleşmesiz) pandemi süresince COVİD-19 hastalarının ücretlendirilmesi Bilgi Notu

- Özel sağlık kurumlarda COVİD-19 olası/kesin tanılı hastalardan ilave ücret talep edilmesi, -COVİD-19 pandemisi nedeniyle Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan değişiklikler, -13.04.2020 Tarihli ve 2399 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı,   -Yabancı hastalara sunulan tedavilerin ne şekilde ücretlendirileceğine ilişkin mevcut bilgiler çerçevesinde bilgi notudur. -           Özel sağlık kurumlarının COVİD-19 olası/kesin tanılı hastalardan ilave ücret talep etmesi önünde yasal engel var mıydı? COVID-19 salgını nedeniyle birçok vatandaşımız kamu ve özel hastanelerde tedavi görmektedir. Özel hastanelerin de pandemi hastanesine dönüştürülmesine ve Sağlık Bakanının test ve hasta yatış sürecine ilişkin kamu ya da özel hiçbir sağlık kuruluşunun ücret talep edemeyeceğini açıklamasına rağmen, bazı özel hastanelerin COVİD-19 tanısı alan yatan hastalar ile test yaptırmak isteyenlerden ücret talep ettiği bilgisi kamuoyunun gündemine gelmişti. 9 ...

SGK TARİHİNİN EN BÜYÜK YOLSUZLUĞU KARŞISINDA KURUM VE KAMUOYU NEDEN SESSİZ?

  Sosyal güvenlik Kurumu’nun İzmir'in Menemen ilçesinde özel bir hastanede periferik anjiyoplasti (damarın genişletilmesi) işlemi için kullanılan tıbbi malzeme ve endikasyon dışı uygulamalardan dolayı 147 milyon TL zarara uğratıldığı bilgisi basın yayın kuruluşları aracılığıyla kamuoyuna yansımıştır.  SGK denetim raporuna göre ise aynı yöntemle tüm Türkiye’de Sosyal Güvenlik Kurumunun 500 -600 milyon dolar zarara uğratıldığı tahmin edilmektedir. Tıbbi cihaz üretimi yapan şirket, hastaneler ve hekimlerin yer aldığı üçlü bir ayak tarafından gerçekleştirilen bu yolsuzluk ve usulsüzlük Kurum tarihinin sağlık alanındaki en büyük yolsuzluğu olarak değerlendirilmektedir. 3 yıl önce başlatılan yolsuzluk soruşturmasında muhakkik/denetim raporunda diğer il ve ilçelerde de denetim yapılması konusunda Rehberlik Daire Başkanlığına dosyanın gönderilmesine rağmen sadece bir ilçede mali şube operasyon yapıldığı diğer il/ilçelerde yapılmadığı görülmektedir. Öyle anlaşılma...