Salgında tanı için
en önemli yöntem olan PCR testi, kısıtlamaları aşmak için zorunlu hale
getirilirken yeni rant kapısı mı açılmaktadır?
Zorunlu test için ilgili
mevzuatta yapılan düzenlemeler ile halen yaşanan ve ortaya çıkabilecek sorunlar
nelerdir?
6 Eylül’de okulların yüz yüze eğitime açılacağı bu dönemde Kabine
toplantısında alınan kararlar ve buna bağlı olarak yayımlanan İçişleri
Bakanlığı genelgesi ile aşı olmayanlara PCR test zorunluluğu getirildi.
Okulların açılmasına sayılı günler kala önümüzdeki en önemli sorunlardan birisi
de aşı olmayan kişilere zorunlu kılınan PCR test uygulamaları ve izlemleri
olacaktır.
Kamuoyunda günlerdir aşı olmayanların PCR testinin hangi sağlık kuruluşunda
ve ücretli/ ücretsiz mi yapılacağı tartışılırken, izlemlerin nasıl olacağı konusu
hala muğlaktır. Son yayımlanan İçişleri Bakanlığı genelgesine göre
haftada 2 kez yapılacak test sonuçları okul müdürlükleri tarafından kayıt
altında tutulacak.
Ayrıca bu tartışmalar, yanlış bir biçimde ilgili mevzuat hükümleri, test
numunelerinin yeterli olup olmayacağı ve COVID-19 rehberinde ve buna bağlı
uygulanan algoritmada belirtilen kurallar göz önüne alınmadan “cek- cak’
’söylemleri ile yapılmaktadır.
Bu yazıda;
ü COVID-19 salgınında en
önemli tanı aracı olan PCR testinin istenebilmesi için halen COVID-19
rehberinde ve tanı algoritmasındaki mevcut olan koşulları,
ü Uygulama ve
ücretlendirmeye ilişkin Sağlık Bakanlığı kamu sağlık hizmetleri fiyat tarifesi
ile Sağlık Uygulama Tebliğindeki (SUT) değişiklikleri,
ü Teste erişimde yaşanan
genel finansal sorunları,
ü Süreç içerisinde PCR
testlerinde kontrolsüz ve uygunsuz işlem yapılmasını,
ü Kabine toplantısında
alınan kararlar ve sonrasında yayımlanan İçişleri Bakanlığı genelgesi ile aşı olmayan
kişilere PCR testi zorunluluğu getirilmesini,
ü Okullar açılırken
siyasi ve diğer saiklerle öğretmenlere, okul çalışanlarına, 12 yaş üstü tüm
öğrencilere ve tüm velilere zorunlu aşı yapılması yerine zorunlu PCR
uygulamasının getirilmesini;
ü Ancak uygulamanın ve
izlemin nasıl yapılacağı konusunda hala kapsamlı bir program hazırlanmamasını ve
bu nedenle uygulamada yaşanabilecek sorunları,
Soru ve cevaplarla
açıklamaya çalışacağız.
Kamu sağlık kurum/kuruluşlarında PCR testinin
istenebilmesi için gerekli koşullar nelerdir?
Şu anda halen geçerli olan,
Sağlık Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu tarafından hazırlanan COVID-19
epidemiyoloji ve tanı rehberi ile vaka-temaslı takibi algoritmasına göre; COVID-19 olası vaka tanımına uyan tüm vakalardan
uygun numune alınarak HSYS üzerinden COVID-19 tetkik istemi yapılır. Yakın
temaslı kişilerde takip süreleri içerisinde COVID-19 semptomları gelişirse
filyasyon ekiplerince numune alınması sağlanır.
Ayrıca sağlık kuruluşlarında yatan hastalarda PCR
testi sadece aşağıda belirlenmiş durumlarda yapılır: Kemoterapi ve radyoterapi
uygulanan, solid organ transplantasyonu ve kemik iliği nakli yapılan hastalardan cerrahi işlemlerden önceki 48 saat içinde PCR
testi istenir.
Olası vaka; Ateş,
öksürük, nefes darlığı, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları, tat ve koku
alma kaybı veya ishal belirtisi ve bulgularından en az biri olan ve doğrulanmış
bir COVID-19 vakası ile yakın temas eden kişiler olası vaka olarak
tanımlanmaktadır.
Yakın Temaslı (Yüksek Riskli) kişiler; COVID-19 hastasıyla, iyi havalandırılmayan ve bulaşma açısından yüksek riskli olarak değerlendirilen kapalı ortamlarda 10 dakikadan fazla kalan kişiler (maskeli olsalar bile), COVID-19 hastasıyla aynı evde yaşayan kişiler, COVID-19 hastasıyla aynı ofiste çalışanlar kişiler,
Kamu sağlık kurum/ kuruluşlarında COVID-19
epidemiyoloji ve tanı rehberi ile vaka-temaslı takibi algoritmasına göre COVID-19
olası vaka tanımına uyan hastalarda PCR testi ücretsizdir. Yakın temaslı (yüksek
riskli) kişilerde ancak semptomlar
gelişirse PCR testi ücretsiz yapılmaktadır. Halen geçerli olan bu
algoritmaya göre olası vaka tanımı haricinde, semptomu olmayan vakalarda
ücretsiz test yapılmamaktadır.
Sağlık hizmetlerinin
bedel ve kapsamı nasıl belirleniyor, giderleri nasıl karşılanıyor?
Sosyal
Güvenlik Kurumu (SGK) yayımladığı Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) ile finansmanını
sağlayacağı sağlık hizmetlerinin bedellerini ve kapsamını belirlemekte ve bu tebliğ çerçevesinde
sağlık giderleri karşılanmaktadır. SGK, sağlık hizmetlerini kamu veya özel
sağlık hizmet sunucularından satın almaktadır. Bu satın alma karşılığı yapılan
ödeme önceden imzalanan protokol/sözleşme ile yapılmaktadır.
Kamu sağlık hizmet tarifesinde ise sağlık
turizmi, turistin sağlığı kapsamında sunulan sağlık hizmetleri fiyat tarifeleri
usul ve esasları Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmekte ve yayımlanmaktadır.
Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü
olduğu kişilerin, sağlık giderleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
karşılanırken,
ülkemizde geçerli herhangi bir sosyal güvencesi veya
sağlık hizmetlerinden yararlanmada muafiyet kararı bulunmayan vatandaşlar ile yabancı
uyruklu hastaların sağlık giderleri ceplerinden yapılan ödemelerle karşılanmaktadır.
Sağlık Uygulama Tebliğinde COVID–19 testleri ne zaman
tanımlandı?
09.05.2020 tarih ve 31122 sayılı Resmi Gazete ’de yayınlanan Sosyal Güvenlik Kurumu
Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 5. Maddesinde COVID-19 testleri tanımlanmış ve testlerin fiyat tarifesi belirlenmiştir. Ek-2B
hizmet başı işlem puan listesine eklenen COVID-19 testleri pandemi süresince
tüm branşlar tarafından istenilmesi halinde test ücretlerinin SGK tarafından
karşılanacağı belirtilmiştir. Bu madde
geriye dönük 01.04.2020 tarihinden sonra geçerli kılınmıştır.
Pandemi sona ermediğine göre genel sağlık sigortalısı
ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler
için istenen COVID-19 testlerinin ücreti Kurum’la sözleşmeli tüm sağlık kuruluşlarına
SGK tarafından ödenmektedir.
2399 sayılı
Cumhurbaşkanlığı kararında COVID-19 test konusundaki kapsam nedir?
13.04.2020 tarihli ve 2399 sayılı Cumhurbaşkanı kararının eki; Koronavirüs hastalığı
ile mücadele kapsamında Sağlık Bakanlığı tarafından temin edilerek dağıtımı
yapılan kişisel koruyucu ekipman, testler, kitler, bu test ve kitlerin
kullanılmasına ilişkin ekipman ve hastalığın tedavisinde kullanılmak üzere
merkezi olarak temin edilen ilaçları kapsamaktadır.
Kararda hastanın uyruğuna, sosyal güvencesi olup olmadığına ve numunenin özel hastaneden veya kamu hastanesinden gönderilmiş olmasına bakılmaksızın test, kit, ilaç ve ekipmandan ücret alınmaması gerektiğini belirtmektedir.
Sağlık Bakanlığından PCR Testi için IBAN
numarası verilmesi: Kamu sağlık hizmet tarifesinde yapılan
değişiklikler nelerdir?
03.07.2020 tarihinde Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından kamu sağlık kurumlarına “Yurtdışına çıkışlarda PCR testleri Uygulamaları” konulu gönderdiği yazı ile test bedeli olarak ‘TR70 0001 2009 4520 0005 0000 41 IBAN numarasına’ 110 TL yatırılması gerektiğini belirtmiştir.
29.07.2020 tarih ile yürürlüğe konulan kamu sağlık hizmetleri fiyat tarifesinde COVID-19 Corona virüs hastalığı pandemisi kapsamında kişilerin talepleri üzerine yapılacak olan COVID-19 RT- PCR testleri için düzenleme yapılmış olup, Katma Değer Vergisi (KDV) dâhil olmak üzere Reverse Transkriptaz PCR test bedeli 220 TL, COVID- 19 (SARS-CoV-2) izolasyonu işlem bedeli 30 TL olarak belirlenmiştir. RT- PCR testi için 250 TL ücret dışında herhangi bir bedel talep edilemeyeceği bildirilmiş ve ilave ücret alınamayacağı kurallaştırılmıştır.
31.05.2021 tarihinde kamu
sağlık hizmetleri fiyat tarifesinde yapılan güncelleme ile 01.06.2021 tarihinde
geçerli olmak üzere tüm işlemler, muayene, katma değer vergisi dahil Covid-19
(SARS-CoV-2) Reverse Transkriptaz PCR test bedeli 155 TL.
Covid-19 (SARS-CoV-2) İzolasyonu işlem bedeli 15 TL.
olarak revize edilmiştir.
Kamu sağlık hizmetleri fiyat tarifesinde yapılan
güncelleme ile 1 Haziran 2021 tarihinden geçerli olmak üzere PCR test ücreti
170 TL olarak belirlenmiştir.
Süreç içerisinde PCR
testlerinde kontrolsüz ve uygunsuz işlem yapılması söz konusu mudur?
14/08/2020,
20/11/2020 tarihlerinde
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün sağlık kurumlarına gönderdiği’’Covıd-19
test ücreti’’ konulu yazılarda RT PCR testi çalışmaya yetkili tüm sağlık
kuruluşları için kamu sağlık hizmetleri fiyat tarifesinde belirlenen fiyatlar
üzerinden test ücretinin geçerli olduğu ve RT- PCR testi için bu ücret dışında
herhangi bir bedel talep edilemeyeceği bildirilmiş ve ilave ücret alınamayacağı
kurallaştırılmıştır.
Ancak salgının başlangıcından beri bu uygulamaya birçok özel
sağlık kuruluşu ile laboratuvar uymamış ve hastalardan belirlenen fiyatların çok daha
ötesinde ücret almaya devam etmişlerdir. Güncellenen PCR test ücreti 1
hazirandan itibaren 170 TL olmasına rağmen birçok özel hastane ve laboratuvar
250 TL ve ötesini test ücreti olarak vatandaşlardan almaktadırlar.
26.08.2020 Tarihinde Özel hastaneler
ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) internet sayfasında yayımladığı PCR
testi veri girişleri hakkında önemli duyuruda;
“Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından gönderdiği
yazıda, Covid-19 PCR testi çalışan özel sağlık kurumlarının gerek
test ücreti için belirlenen fiyatın üzerinde ücret alındığı, gerekse bazı
sağlık kuruluşlarımızın çalıştıkları test sonuçlarını sisteme kaydetmedikleri
tespit edilmiş olup, bu durum test sonucu pozitif çıkan
vatandaşlarımızın tedavileri ve temaslı oldukları kişilerin filyasyon
çalışmalarında aksaklıklar yaşanmasına neden olmaktadır” ifadelerine yer
verilmiştir.
Yine aynı tarihlerde basında yer alan "yurt
dışına çıkışta Covid-19 için yaptırılması zorunlu olan PCR test sonuçlarını ‘pozitiften
negatife’ değiştirilerek uygunsuz işlem yapıldığı’’ haberleri üzerine
Sağlık Bakanlığından “habere konu olan test sonucunun Bakanlığımızca yetkilendirilmemiş
bir hastane tarafından tanzim edildiği anlaşılmış olup gerekli yasal işlem
başlatılmıştır." açıklaması yapılarak haber doğrulanmıştı.
En son geçen hafta Kıbrıs’a konsere giden ekibin PCR
testlerinin sahte olduğu anlaşılmış ve havaalanında bekletildikleri kamuoyunun
gündemine gelmişti.
AKP iktidarının koruyucu sağlık
hizmetlerini ve kamusal sağlık sistemini çökertme pahasına koruyup kolladığı ve
özenle büyüttüğü özel sağlık sektöründe bir kısım hastane ve laboratuvar, PCR testi
için vatandaşı soyabilmekte ve hatta test sonuçları pozitif çıkan vakaları
sisteme girmeyerek salgının yayılmasına neden olmaktadır. Bu alanın
düzenleyicisi kamu otoriteleri olarak Sağlık Bakanlığı ve SGK gerekli
denetlemeleri yapmamakta, bu kuruluşlara adeta göz yummaktadırlar.
Okullar açılırken Kabine toplantısında
alınan kararlar ve sonrasında yayımlanan İçişleri Bakanlığı genelgesi ile aşı
olmayan kişilere PCR testi zorunluluğu getirilmesi;
Okulların açılma sürecinde Kabine
toplantısında alınan kararlar ve sonrasında yayımlanan İçişleri Bakanlığı
genelgesi ile aşı olmayan kişilere PCR testi zorunluluğu getirildi.
İçişleri
Bakanlığı genelgesinde; “6 Eylül 2021 Pazartesi
gününden itibaren aşı olmayan kişilerin; konser, sinema ve
tiyatro gibi vatandaşların toplu olarak bulunduğu faaliyetlere
katılımında ve özel araç hariç uçak, otobüs, tren veya diğer toplu
ulaşım araçlarıyla gerçekleştirecekleri şehirlerarası
seyahatler için de negatif sonuçlu PCR testi zorunluluğu getirilerek 48
saat önce yapılmış negatif PCR testi sorgulaması yapılacak. Kişi
hastalığı geçirmemiş veya aşılı değil ve negatif PCR
testi yok ise etkinliğe katılmasına ve bu kişilerin seyahatine müsaade
edilmeyeceği’’ belirtilmektedir.
19.08.2021 Tarihinde yapılan Kabine toplantısı
sonrası yapılan açıklamada; “Yüz yüze eğitimin
başlamasıyla birlikte öğrencilerle irtibatlı ancak henüz
aşı olmamış öğretmen ve diğer personelin haftada en az 2 defa PCR testi yaptırmasının isteneceği, aynı şekilde aşı olmayan üniversite
öğrencilerimizin ve üniversite çalışanlarının da düzenli PCR testi yaptırmaları talep
edileceğini’’ belirtilmiştir.
Kapsamlı bir program neden hazırlanmadı?
Okulların açılırken yetkililer salgının geldiği son noktayı henüz
anlayabilmiş değiller, hala kapsamlı bir program hazırlamamıştır. Konser, sinema, tiyatro gibi faaliyetlere
katılımda ve uçak, otobüs, tren gibi toplu ulaşım araçları ile şehirlerarası
seyahatler için “Aşılı değil ve
negatif PCR testi yok ise etkinliğe katılmasına ve bu kişilerin seyahatine
müsaade edilmeyeceği’’ kesin hükmü getirilirken,
Yüz yüze eğitimin başlamasıyla öğrencilerle
irtibatlı ancak henüz aşı olmamış öğretmen, üniversite öğrencileri ve
personeller için haftada en az 2 defa
PCR testi yaptırmasını isteneceği gibi muallak bir durum söz konusu.
Öğrencilerle irtibatlı ancak aşı olmamış tüm kişilerin haftada 2 defa PCR test uygulamasının hangi sağlık kuruluşlarında yapılacağı, PCR test sonuçlarının izleminin nasıl olacağı henüz net olarak açıklanmamıştır. Bu duruma açıklığa kavuşturması beklenen son yayımlanan İçişleri Bakanlığı genelgesinin getirdiği tek açıklık ise “haftada 2 kez yapılacak test sonuçları okul müdürlükleri tarafından kayıt altında tutulması” düzenlemesi. Bu durumun 6 Eylül itibarıyla bir dizi ek soruna yol açacağını, filyasyon ekiplerinin okullarda vaka, yakın temaslı takibine yetişemeyeceğini tahmin etmek güç değildir.
Aşı yerine PCR tercihi, koruma yerine erken tanıyı, birincil koruma yerine ikincil korumayı ikame etmek. Belirtilerin özgül olmayışı, testin yalancı negatifliği sorunu daha da büyütecektir.
SONUÇ OLARAK;
Okullar açılırken uygun gruplara hızlı testler başta
olmak üzere Türkiye’de yeni test yaklaşımlarına ihtiyaç var.
Ø
Okulların açılması ancak başta
öğretmenler olmak üzere tüm eğitim bileşenlerinin ve 12 yaş üstü öğrencilerin
aşılarının tamamlanması ve halk sağlığı önlemlerinin alınması koşuluyla gerçekleşebilir.
Havalandırma, sınıfı düzeni, öğrenci
mevcudu, ders saatleri, teneffüslerin süreleri vb. teması ve bulaşı olabilecek
kadar azaltmayı sağlayacak şartlarda yüz yüze eğitim gerçekleştirilmeli, personel eksikliği giderilmelidir. Ayrıca
okulların temizlik, hijyen malzemeleri karşılanmalı, öğrencilere maske ve hızlı
test tanı kitleri ücretsiz verilmelidir.
Ø Sorumluluk vatandaşa havale edilmekte ve
herhangi bir kamusal önlem alınmamaktadır. Kapalı ve kalabalık ortamlara
girilmemesi önerilirken, okullar açılırken bulaş riskinin çok fazla olduğu
toplu taşım metro, otobüs ve servisler konusu halen ortada durmaktadır.
Ø Henüz COVID-19 tanı rehberinde ve vaka takip algoritmasında bir düzenleme ve güncelleme yapılmamıştır. Bu durum zorunlu PCR uygulamasını sorun yumağı haline dönüştürebilir. Günde 300 bin dolayında PCR testi yapan sisteme haftada kaç milyon PCR test yükü binecek? Sistemin bu talebi karşılayabilecek mi/ sürdürebilecek mi?
Ø Salgınla
etkin mücadele için test kapasitesinin arttırılması ve testlere erişimin
kolaylaştırılması gerekirken uygulanan algoritma ile vatandaşların test
yaptırabilmesi zorlaştırılmış ve kısıtlama getirilmiştir. Böylece kamu
sağlık kurumlarında test yaptıramayan vatandaşlar özel sağlık kuruluşlarına
yönelmektedirler.
Ø
Öğretmenler başta olmak üzere okul çalışanlarına ve
üniversite öğrencileri ile personeline zorunlu aşı yerine bir seçenek olarak
getirilen negatif PCR testi gösterme
zorunluluğunun sorunu çözmeye
katkısının sınırlı olacağı açıktır. Aşılıların da enfekte olup semptom
göstermeden bulaşıcı olabildikleri bilinmektedir. Bunların özellikle hastalığı
ağır geçirme ve ölüm riski taşıyan PCR negatif aşısızlarla aynı ortamda bir
arada olmalarının yaratacağı tehlike ortadayken, okullar açılırken aşı zorunluğunun hala tartışma
konusu olması kabul edilemez.
Ø İktidar, sorumluluğunu
yerine getirmemekte; belli meslek gruplarına zorunlu aşı ve aşı kısıtlamaları
ile ilgili yasal düzenlemeleri ısrarla yapmamakta, sermaye
gruplarıyla ve seçmen kitlesiyle karşı karşıya gelmekten salgının yayılması ve
ölümlerin artması pahasına ısrarla kaçınmaktadır.
Ø Yaşadığımız gerçeklik şudur;
Maske gibi PCR testi ’de RANT kapısı haline getirilmiştir.
Ø COVID-19 tanı testlerinin piyasanın insafına
bırakılması ve denetlenmemesi sonucu birçok laboratuvar ve sağlık kuruluşunun COVID-19
test işlemlerini gelir kapısı haline getirerek kontrolsüz ve uygunsuz işlem yapabilmesinin
yolu açılmıştır.
Dr. Ergün DEMİR Dr. Güray KILIÇ
Yorumlar
Yorum Gönder