Ana içeriğe atla

KIZ ÇOCUKLARIMIZ SAĞLIK HİZMETLERİNE ERİŞEMİYOR MU?

 

Genel sağlık sigortası sisteminde kız çocuklarının sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları

Özel bir sigorta şirketinin televizyonlarda sıkça gösterilen bir reklam filminde ameliyat olacak bir kız çocuğu üzerinden hastane masrafı ve sağlık sigortası sorgulanmakta; kız çocuklarının ameliyat dahil sağlık hizmeti masraflarının özel sağlık sigortası tarafından karşılanacağı mesajı verilmeye çalışılmaktadır. Özel sağlık sigortası olmayan kız çocuklarının sağlık hizmetine erişemediği ve ameliyat olamayacağı ima edilmektedir.  

Genel Sağlık Sigortası sisteminde durum nedir?

Mevcut sosyal güvenlik sistemi, 1 Ekim 2008'de yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunla uygulanmaya başlanmıştır.  Yürürlük tarihinden yani 1 Ekim 2008 tarihinden önce doğmuş olan ve anne veya babası üzerinden sağlık yardımı alma hakkı elde etmiş olan kız çocukları, durum değişikliği oluncaya kadar yani evlenmedikleri ve işe girmedikleri sürece anne veya babaları üzerinden sağlık hizmetlerinden yararlanmaktadırlar.

Reklamda ameliyat için sözü edilen masraf özel sağlık kuruluşlarında genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerden alınmakta olan ilave ücrettir.  Yani Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yapılan ameliyat işlemi için hastaneye ödediği bedelin iki katını vatandaş, hastaneye ilave ücret olarak cebinden ödemektedir. Pandemi döneminde bile birçok özel hastane denetim olmadığı için hastalardan % 200’ün çok ötesinde ilave ücret talep edebilmişlerdir.

Önce birkaç bilinen gerçeği tekraren hatırlayalım…

Prim ödeme esasına dayalı Sosyal Güvenlik Sistemi

Bilindiği üzere, 2006 yılında çıkartılan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (GSS) Kanunu Ekim 2008’de yürürlüğe girmiştir. Yürürlüğe giren sosyal güvenlik sistemi, sigortalılara ve hak sahiplerine prime dayalı katkılar üzerinden güvence sağlamaktadır.

SGK sağlık hizmetlerinin finansmanı

Sağlık hizmetlerinin finansmanı ile ilgili etkinlikler şu üç başlık altında toplanabilir: Gelir toplama, fon biriktirme ve sağlık hizmeti satın alma. GSS fonu gelirleri; sağlık sigorta primleri, devlet katkısı ve kullanıcı katkısından oluşmaktadır. Çalışan sigortalılar için GSS prim tutarı, prime esas kazançlarının (SGK’ya bildirilen kazançlarının) %12,5’idir. Bu primin %5’i sigortalı, %7,5’i ise işveren hissesidir. İsteğe bağlı sigortalılar ile işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneğinden yararlananlar için GSS prim tutarı, prime esas kazançlarının %12’sidir.

Herhangi bir sosyal güvencesi olmayan ve aile içindeki geliri kişi başına düşen aylık tutarı asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaşların (yoksullar) primleri, vatandaşların ödediği vergilerden oluşan genel bütçeden karşılanmaktadır. Geliri brüt asgari ücretin üçte birinin üzerinde olan kişilerin ödemesi gereken prim tutarı ise brüt asgari ücretin %3’ü tutarındadır

Finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin kapsamı ve bedelleri (teminat paketi) nasıl belirlenmektedir?

Finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin, teşhis ve tedavi yöntemleri ile sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usul ve esaslarını belirlemeye Sağlık Bakanlığı’nın da görüşünü alarak SGK yetkilidir (5510 sayılı Kanun, Md.63).

Tüm sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin olarak SGK tarafından Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) yayınlanmakta ve bu tebliğ çerçevesinde sağlık giderleri karşılanmaktadır. Kurum tarafından finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini belirlemeye sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle SGK bünyesinde oluşturulan Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu yetkilidir. (5510 sayılı Kanun, Md.72).

SGK, GSS kapsamındaki hak sahiplerine sunduğu sağlık hizmetlerini kamu özel ayrımı yapmaksızın tüm sağlık hizmet sunucularından (kamu-özel-üniversite sağlık hizmet sunucuları, eczaneler ve optisyenler) protokol ve sözleşmeler yoluyla hizmet satın almakta ve sağlık hizmetlerini finanse ederken topladığı GSS fon gelirlerden sağlık hizmet sunucularının sundukları hizmet karşılığı olarak ödeme yapmaktadır. SGK ile sözleşme yapmayan sağlık hizmeti sunucularından alınan sağlık hizmetleri bedelleri acil sağlık hizmetleri dışında SGK tarafından karşılanmamaktadır. (5510 sayılı Kanun, Md.73)

İlave ücret talep edilmesi

Kurumla sözleşmeli vakıf üniversiteleri ile özel sağlık hizmet sunucuları sağlık hizmetleri fiyatlandırma komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedeline ek olarak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerden bu bedellerin iki katına kadar (%200) ilave ücret alabilir. Alınabilecek ilave ücretin tavanını belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. Bu tavan dahilinde alınabilecek ilave ücret oranları Kurumca belirlenir.

Kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları ise otelcilik hizmeti ile istisnai sağlık hizmetleri dışında, sağladıkları sağlık hizmetleri için genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden ilave ücret talep edemez.

 Ancak yükseköğretim kurumlarına ait sağlık hizmeti sunucularında öğretim üyeleri tarafından mesai saatleri dışında bizzat verilen sağlık hizmetleri için Kurumca belirlenmiş sağlık hizmetleri bedelinin, poliklinik muayenelerinde bir katını, diğer hizmetlerde yüzde ellisini geçmemek üzere ilave ücret alınabilir. Ancak alınacak ilave ücret bir defada asgari ücretin iki katını geçemez. Bu oranları bir katına kadar artırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir. (5510 sayılı Kanun, Md.73)

5510 Sayılı Kanun’a göre kız çocuklarının sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları

5510 sayılı Kanun 3. Madde 10 numaralı alt bendi, Bakmakla yükümlü olduğu kişi:

b) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu Kanuna göre malûl olduğu tespit edilen evli olmayan çocukları, şartı getirilmiştir.

5510 sayılı Kanun Madde 62- Sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile bunlardan yararlanma;

Bu Kanun gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, Kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür. Sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler yararlandırılır. Bu Kanun kapsamındaki kişilere sağlanacak sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile kişilerden alınan primlerin tutarı arasında ilişki kurulamaz

5510 sayılı Kanun Madde 67- Sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları;

Ayrıca, lise veya dengi öğrenimden mezun olanlar 20 yaşını, yükseköğrenimden mezun olanlar ise 25 yaşını geçmemek ve bakmakla yükümlü olunan kişi ya da 60’ıncı maddenin birinci fıkrasının (g) bendinde sayılanlar hariç genel sağlık sigortalısı olmamak şartıyla mezun oldukları tarihi izleyen günden itibaren iki yıl süreyle, prim borçlarına bakılmaksızın bakmakla yükümlü olunan veya hak sahibi kişi sayılmak suretiyle sağlık hizmetinden faydalandırılır.

1 Ekim 2008 tarihinden önce doğan kız çocukları; 1 Ekim 2008'den önce anne ve babaları üzerinden bakmakla yükümlü olarak sağlık yardımı hakkı bulunan kız çocuklarının bu haklarının durumlarında değişiklik oluncaya kadar (evlenmeleri, işe girmeleri) 18 yaşını doldurması ve üniversiteye devam etmemeleri halinde de anne veya babaları üzerinden kurum sağlık yardımlarından yararlanmaları devam eder.

1 Ekim 2008 tarihinden sonra doğan kız çocukları ise anne ve babaları üzerinden kurum sağlık yardımlarından yararlanmaları; 18 yaşını doldurmuş olanların, orta öğrenim görmeleri halinde 20 yaşına, yüksek öğrenim görmeleri halinde de 25 yaşını dolduruncaya kadar bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak sağlık yardımlarından yararlanırlar.

Öğrencilik haklarına yüksek lisans ve doktora yapan öğrencilerin girdiğini de bu noktada belirtmek gerekir. Bu kişiler de öğrenim gördükleri sürece 25 yaşına kadar sağlık hizmetlerinden yararlanmaktadırlar.

18 yaşın altındaki çocukların sağlık hak sahipliği

5510 Sayılı Kanun’un 60’ıncı maddesi gereğince genel sağlık sigortalısı sayılanların çocukları, ana ya da babanın tescil edilmiş olmasına bakılmaksızın ve ayrıca bir işleme gerek olmaksızın 18 yaşını dolduruncaya kadar genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak herhangi bir şart aranmaksızın 60/c-1 kapsamında sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlandırılır

Tamamlayıcı sağlık sigortası ek finansman yöntemi olarak devrede.

Vatandaşın cebinden sistematik olarak piyasaya para aktarmanın ve yeni kaynak yaratmanın yollarından biri de tamamlayıcı sigorta olarak tanımladıkları özel sağlık sigortacılığıdır. Genel Sağlık Sigortasının kapsamadığı hizmetleri ve ilave ücretleri karşılama iddiasında olan bu finansman modeli ile sağlık piyasasına sistematik olarak para pompalayacaktır. Kar amaçlı olan; ödeme gücü olan bireylere dayanan ve yüksek risk gruplarını dışlama eğiliminde olan özel sağlık sigortacılığı modelinde ödeme gücü olmayan vatandaşlar düşük standartta sağlık hizmeti, daraltılmış sağlık paketi ile baş başa kalacaktır.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nu sağlık hizmetlerini finanse etmekte sıkıntıya sokacak iki sorun alanı!

Genel sağlık sigortası (GSS) kapsamında Kurum tarafından genel sağlık sigortalısı ve hak sahiplerine sunulan sağlık hizmetlerinin finansmanında çok önemli 2 sorun alanı vardır. Bunlardan ilki Hazine’nin Kurum’a ödemesi gereken devlet katkısının 2019 yılı faaliyet raporunda görülmemesi/ ödenmemesi, diğeri de sağlık hizmetleri dışında başka bir amaçla kullanılmaması gereken genel sağlık sigortası fonunun kanunlara aykırı olarak sosyal sigorta fonu “açıklarını kapatma’’ / giderleri için kullanılmasıdır. Bu konulara müdahil olunmaması ve sorgulanmaması durumunda önümüzdeki günlerde GSS gelir gider dengesinin bozulması ile meydana gelecek olan “açıkların’’ adresi korkarız ki genel sağlık sigortalısı ve hak sahiplerinin cepleri olacaktır. Ayrıca sigortalılara ve hak sahiplerine sunulan sağlık hizmetlerinin protokol ve sözleşmeler yoluyla satın alındığı sağlık hizmet sunucularına sundukları hizmet karşılığı yapılan ödemelerde de sorun yaşanması kuvvetle muhtemeldir.

Ne yazık ki, gerek iktidara talip olan siyasi partiler, gerekse fon gelirlerinin önemli kısmını çalışanların primi oluşturmasına rağmen sendikalar ve meslek örgütleri AKP iktidarının kanunlara aykırı bu fon uygulamalarına sessiz ve duyarsız kalmışlardır. Bu durum, bu yapıların sosyal güvenlik sistemine ait alternatif bir planlama ve programlarının olmadığına işaret etmekte, sosyal güvenlik ile sağlık arasındaki finansal ilişkiyi yeterince kavrayamadıklarını düşündürmektedir.

SONUÇ OLARAK…

Reklam filminde yurttaşlarımız sağlık sigortası, hastane masrafları ve ameliyat parası vb. ifadeler ile duygusal olarak kız çocuklarımız üzerinden özel sağlık sigortası/ tamamlayıcı sağlık sigortasına ve dolayısıyla özel sağlık kuruluşlarına yönlendirilmeye çalışılmaktadır.  Ayrıca özel sağlık sigortası olmayan kız çocuklarımızın da sağlık hizmetlerinden faydalanamayacağı mesajı verilmektedir.  Oysa 1 Ekim 2008’den önce doğmuş kız çocuklarımız kısıtlama olmadan anne ve babaları üzerinden kurum sağlık yardımlarını almaya devam etmektedirler.

Ancak tartışılması gereken iki önemli konu bulunmaktadır; Bunlardan birincisi okullarını bitiren ve iş bulamayan yaş sınırı dolan gençlerin Kurum’un sağlık yardımlarından nasıl faydalanacağı, diğeri ise GSS prim borcu olan vatandaşların kamu sağlık hizmetlerinden yararlanmaları 31.12.2021 tarihinde son bulacak olmasıdır. Bu tarihten sonra sayısı 6 milyon civarındaki vatandaşın sağlık hizmetine nasıl erişeceği ise önemli bir sorun olarak önümüzde durmaktadır.

Kriz ve salgın dönemlerinde sosyal güvenliğe ihtiyaç artarken, ülkemizi yönetenler hariç, hiçbir ülke sosyal güvenlik sistemini bir şirket yönetimi olarak görmemektedir. Hükümetlerin görevi sosyal güvenlik hakkının korunması ve bu hakkın güçlendirilmesine yönelik tedbirler ve kararlar almasıdır.

Salgı dönemi kamusal bir sağlık sisteminin önemini gösterdi.

AKP iktidarının koruyucu ve kamusal sağlık sistemini çökertme pahasına koruyup kolladığı ve özenle büyüttüğü özel sağlık sektörü, vatandaşlar can derdine düşmüşken maliyet ve kâr hesabı yaptılar. Salgını fırsat olarak gören birçok özel hastane ve sağlık kuruluşu kayıt dışı olarak her türlü tıbbi işlem için SUT bedellerinin %200 ve ötesinde ücret talep etmişlerdir.

Bugün öncelikle yapılması gereken, kamusal bir sağlık sisteminin gerekliliğini akıldan çıkarmadan işçilerin, işsizlerin, yoksulların yaşamlarını ve sağlıklarının olumsuz etkilenmesini engelleyecek desteklerin ivedi olarak sağlanmasıdır. Türkiye’nin kaynakları bu destekler için yeterlidir. Nitelikli, kamusal kaynaklı sağlık hizmet sunumuna her zamankinden daha fazla gereksinim duyulan bu olağan dışı dönemde hastaları mağdur edecek uygulamalardan hızla vazgeçilmelidir.

Sağlık haktır diyoruz!

Sağlığı hak değil, gereksinim diye tanımlayarak, işi kişilerin sorumluluğuna havale eden, dolayısıyla satın alınması gereken bir hizmet olduğunu ifade eden anlayışa karşı çıkıyoruz. Sağlık, herkesin parası kadar sahip olabileceği bir hizmet değildir!

 

                      Dr. Ergün DEMİR                                             Dr. Güray KILIÇ

 

 



 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KANSER TEDAVİSİ İÇİN İLAVE ÜCRET ALINABİLİR Mİ?

  Kanser hastalarından alınan ilave ücret sağlık hizmetine erişimlerini kısıtlamaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu il müdürlükleri şahıs ödemeleri bölümüne iletilen dilekçelerin büyük bir çoğunluğunu ö zel sağlık kurum ve kuruluşlarında özellikle kanser hastalarının başvurularında alınan ilave ücretler ve tedavi için ek olarak önerilen endikasyon dışı ilaç kullanım durumunda ilaç bedellerinin ödenmemesi oluşturmaktadır. Ayrıca acil servise müracaat eden hastalardan ilave ücret alınması da şikayet başvuruları arasında ön sırada gelmektedir. İlave ücret alınması 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 73. Maddesi gereği ve Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin 1.9.1 maddesi uyarınca Kurumla sözleşmeli; vakıf üniversiteleri ile özel sağlık kurum ve kuruluşlarınca; Kurumca belirlenmiş sağlık hizmetleri bedelinin %200’ünü geçmemek kaydıyla kişilerden ilave ücret alınabilmektedir. Tüm sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin olarak SGK tarafından ...

Özel sağlık kurumlarında (SGK sözleşmeli-sözleşmesiz) pandemi süresince COVİD-19 hastalarının ücretlendirilmesi Bilgi Notu

- Özel sağlık kurumlarda COVİD-19 olası/kesin tanılı hastalardan ilave ücret talep edilmesi, -COVİD-19 pandemisi nedeniyle Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan değişiklikler, -13.04.2020 Tarihli ve 2399 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı,   -Yabancı hastalara sunulan tedavilerin ne şekilde ücretlendirileceğine ilişkin mevcut bilgiler çerçevesinde bilgi notudur. -           Özel sağlık kurumlarının COVİD-19 olası/kesin tanılı hastalardan ilave ücret talep etmesi önünde yasal engel var mıydı? COVID-19 salgını nedeniyle birçok vatandaşımız kamu ve özel hastanelerde tedavi görmektedir. Özel hastanelerin de pandemi hastanesine dönüştürülmesine ve Sağlık Bakanının test ve hasta yatış sürecine ilişkin kamu ya da özel hiçbir sağlık kuruluşunun ücret talep edemeyeceğini açıklamasına rağmen, bazı özel hastanelerin COVİD-19 tanısı alan yatan hastalar ile test yaptırmak isteyenlerden ücret talep ettiği bilgisi kamuoyunun gündemine gelmişti. 9 ...

SGK TARİHİNİN EN BÜYÜK YOLSUZLUĞU KARŞISINDA KURUM VE KAMUOYU NEDEN SESSİZ?

  Sosyal güvenlik Kurumu’nun İzmir'in Menemen ilçesinde özel bir hastanede periferik anjiyoplasti (damarın genişletilmesi) işlemi için kullanılan tıbbi malzeme ve endikasyon dışı uygulamalardan dolayı 147 milyon TL zarara uğratıldığı bilgisi basın yayın kuruluşları aracılığıyla kamuoyuna yansımıştır.  SGK denetim raporuna göre ise aynı yöntemle tüm Türkiye’de Sosyal Güvenlik Kurumunun 500 -600 milyon dolar zarara uğratıldığı tahmin edilmektedir. Tıbbi cihaz üretimi yapan şirket, hastaneler ve hekimlerin yer aldığı üçlü bir ayak tarafından gerçekleştirilen bu yolsuzluk ve usulsüzlük Kurum tarihinin sağlık alanındaki en büyük yolsuzluğu olarak değerlendirilmektedir. 3 yıl önce başlatılan yolsuzluk soruşturmasında muhakkik/denetim raporunda diğer il ve ilçelerde de denetim yapılması konusunda Rehberlik Daire Başkanlığına dosyanın gönderilmesine rağmen sadece bir ilçede mali şube operasyon yapıldığı diğer il/ilçelerde yapılmadığı görülmektedir. Öyle anlaşılma...