Ana içeriğe atla

Salgını Yönetmek Ciddiyet İster! Sağlığımızla ve Aklımızla Oynamayın!

 

 İhtiyacımız Olan “ALGI Yönetimi” Değil “SALGIN Yönetimi”

      Salgını Yönetmek Ciddiyet İster! Sağlığımızla ve Aklımızla Oynamayın!

Sağlık Bakanlığı infuenza aşısını henüz temin edememişken corona aşısı müjdesi veremez!

Eczacı odaları dün açıklama yaparak haykırıyor: Zatürre aşılarına erişim zorlukları, yani aşı yetersizliği vardır. Grip aşılarında ise aşılama mevsimi başlamasına rağmen henüz yurdumuza aşı gelmemiş ve halkımıza sunulamamıştır. Bu gerçekler ortadayken Sağlık Bakanı dün akşam yaptığı açıklamada “dişinizi sıkın 2-3 aylık zaman kaldı Corona aşısı yolda” müjdesi veriyor.

Korona virüsü salgını sürecinde uzmanlar sürekli 65 yaş üzeri ve kronik hastalığı bulunan kişilere uygulanacak zatürre ve grip aşısının önemine dikkat çekmektedirler. Oysa ülkemizde her iki aşıya da erişimde sıkıntılar yaşandığı herkesin malumudur.

Her yıl Eylül ile başlayan aylar (Ekim-Mart) Türkiye için influenza (grip) vakalarının arttığı bir dönemdir. Bu yıl farklı olarak COVID-19 pandemisi ile influenza aynı zaman diliminde bir arada görülecektir. Dolayısıyla tanı, tedavi, aşı, kişisel koruyucu malzeme kullanımı ve sağlık hizmetlerinin organizasyonu başlıklarına ilişkin sağlık otoritesince yürütülecek kapsamlı hazırlıklara gereksinim vardır.

 

Aşı temininde yaşanan sıkıntılar nedeniyle  9 Bölge Eczacı Odası tarafından yapılan açıklamada  özetle “İçinde bulunduğumuz pandemi döneminde, her ne kadar Covid-19'a karşı etkinliği olmasa da bilim insanlarının tavsiyesi ile zatürre ve grip aşılarına talep artmıştır. Ancak aşı uygulaması yönündeki tavsiye kararları ve buna bağlı olarak artan talebe karşın, ilgili firmalar tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında, maalesef yeterli miktarda aşının ülkemize ithal edilemeyeceği anlaşılmaktadır.

 

Sağlık Bakanlığı, risk grupları içinde yer alan vatandaşlarımıza zatürre aşısını aile sağlığı merkezlerinde  uygularken, diğer vatandaşlar ise aşıyı eczanelerden temin etmeye çalışmaktadır. Ancak her iki noktadan da zatürre aşılarına erişim zorlukları, yani aşı yetersizliği vardır.

 

Grip aşılarında ise aşılama mevsimi başlamasına rağmen henüz yurdumuza aşı ithal edilememiş  ve halkımıza sunulamamıştır. Gecikme dışında, hastalara sunulacak aşıların sayısal yetersizliği ile ilgili ciddi kaygılar vardır.

 

 Aşı sıkıntısının azaltılması için;

 

● Herhangi bir sınırlama yapılmadan risk grupları başta olmak üzere, grip aşısı talebi karşılanmalıdır.

● Aşıların vatandaşlarımıza ulaştırılması konusunda yetkililer sorumluluk almalı, eczacılar ile vatandaşlarımız karşı karşıya getirilmemelidir. Bu konuda acilen bir planlama yapılarak, ülkede standart uygulama sağlanmalıdır.

● Ticari sır denilerek açıklanmayan, ülkemize ithal edilecek grip aşısı sayısı net bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı ve süreç şeffaf bir şekilde yönetilmelidir.

● İthal edilen grip aşılarının tümü eczaneler aracılığıyla halka sunulmalıdır.”

şeklindeki önerilerini sunmuşlardır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün 31 Temmuz 2020 tarihinde yaptığı resmî açıklamayla dünya genelinde 26 adet klinik, 10 tanesi de ülkemizde olmak üzere, 139’u da klinik öncesi çalışma aşamasında olan toplam 165 aşı araştırmasının devam etmekte olduğunu kamuoyuna bildirdi.

Sağlık Bakanı ise dün yaptığı basın toplantısında “Corona aşısı için önümüzdeki 2-3 aylık zaman kaldığı düşünülürse tünelin ucu ve ışık göründü’ ’açıklaması yaptı.

65 yaş üstü büyüklerimizi ve kalp, şeker, tansiyon, KOAH gibi kronik hastalığı olan vatandaşlarımızı aile hekimliği ile eczane arasında haftalardır zatürre aşısı için mekik dokutan, mevsimi gelmesine karşın grip aşısını henüz getirtemeyen Sağlık Bakanı Faz 3 çalışmaları devam eden, etkinliği bilinmeyen ve henüz üretimine bile geçilmeyen Corona aşısını 2-3 ay sonra vatandaşların kullanımına girecekmiş gibi algı  yaratmaya çalışmaktadır.

Sonuç olarak;

 

Herkes biliyor ki, hükümet tarafından açıklanan ne TÜİK verileri gerçeği yansıtmaktadır ne de COVİD-19 salgını verileri. Gerçekler gizlenmektedir. Ama artık bu tür oyunlarla dahi gerçek saklanamıyor. Mızrak çuvala sığmıyor.

 Eylül dönemiyle başlayacak grip döneminde hastalık yükünden korunmanın en önemli yolu risk gruplarına grip aşısının sağlanması ve uygulanmasıdır.

 Ancak grip aşılarında aşılama mevsimi başlamasına rağmen henüz yurdumuza aşı gelmemiş ve halkımıza sunulamamıştır. Gecikme dışında, hastalara sunulacak aşıların sayısal yetersizliği ile ilgili ciddi kaygılar vardır.

Aşıların vatandaşlarımıza ulaştırılması konusunda Sağlık Bakanlığı sorumluluk almalıdır. Bu konuda acilen bir planlama yapılarak, ülkede standart uygulama sağlanmalıdır. Aşıların sunumunda öncelik, parası olana değil, riski olana verilmelidir.

Yıllardır üretilen ve kullanılan zatürre ve grip aşısını ülkemize yeterince getiremeyen Sağlık Bakanı daha henüz etkinliği bilinmeyen ve üretim aşamasına bile geçmemiş Corona aşısı ile halka umut satmaya çalışarak aklımızla alay etmemeli, yıllardır üretilen ve kullanılan zatürre aşısını öncelikle ülkemize getirmelidir. Mevsiminin çoktan gelmesine karşın grip aşısının henüz getirtilemediği ülkemizde -bulunduğu takdirde daha henüz üretimine bile geçmemiş- koronavirüs aşısının zaman geçirmeden nasıl temin edileceğini de doğrusu herkes çok merak etmektedir.

 

                Dr. Ergün DEMİR                                                       Dr. Güray KILIÇ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EMEKLİLERE MAAŞ ve İKRAMİYE ARTIŞI İÇİN SGK BÜTÇESİNDE YETERLİ KAYNAK VARMIŞ!

  Artık yeter! 15 Milyon 207 Bin 787 emekli ve hak sahibini oyalamaktan vazgeçin. Milyonlarca emekli ve hak sahibi asgari ücretin çok altında aylık ve gelir ile yaşamını sürdürmek zorunda; öte yandan düşük gelir nedeniyle emeklilerin neredeyse yarısı ya çalışmakta ya da iş aramakta. Aylardır emekli maaş ve ikramiyesine artış yapmamak için Sosyal Güvenlik Kurumu bütçesinin yetersizliği ve mali disiplininin korunmasını öne sürülmekte; Kasım-Aralık ayı olmadı, yeni yıl başında artış yapacağız diyerek milyonlarca emekli oyalanmaya çalışılmaktadır. Oysa SGK 2022 Yılı Sayıştay Denetim Raporuna göre emekli aylıklarını ve sağlık giderlerini karşılayan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelirleri giderlerini karşılamakta hatta fazla vermektedir. SGK neyi gizlemeye çalışıyor?  Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, 2022 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu nda 2022 yılı bütçesi ve gelir – gider tablosu  sonuçlarına göre, 2022 yılı bütçe gideri toplamı 1.032.718.600.200,39 TL’dir. Net bütçe geliri ise

Binlerce aile huzursuz ve tedirgin!

  Bakıma ihtiyacı olan ağır engellilerin evde bakım yardımının durdurulması ve sonlandırılması mı söz konusu? 569 bin ağır engelliye ailenin gelirine göre yapılan evde bakım yardımının, çalışan maaşlarına yapılan son zamlar ile gelirin görece artmış olması ve evde bakım yardımı yönetmeliğinde yapılan değişik ile durdurulacağı korkusu aileleri huzursuz hale getirdi. Evde Bakım Yardımı 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunun ek 7'nci maddesi uyarınca Engelli Sağlık Kurulu Raporunda tam bağımlı/ağır engelli ibaresi olan ve hanede kişi başına düşen geliri net asgari ücretin 2/3’ünün altında bulunan engelli bireylerin evde bakımlarının sağlanması için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca Evde Bakım Yardımı yapılmaktadır. Faydalanıcı sayısı ve nakdi yardım tutarı Evde bakım yardımı uygulaması 2006 yılında başlatılmış olup, 2023 yılı Ocak-Temmuz dönemi için tam bağımlı durumdaki engellisine evde bakmak isteyen ailelere aylık 4.336 TL nakdi yardım yapılmaktadır. 2023 yılı Nisan

İlaç tedarikinde kriz kapıda!

  Multipl Skleroz hastaları, Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilaç firmaları arasındaki gerilim nedeniyle mağdur edilmemeli, duyguları sömürülmemelidir. Roche firması kamuoyuna yaptığı bir açıklama ile ruhsat sahibi oldukları ve 2018 yılından beri Türkiye’de bir grup Multipl Skleroz (MS) hastasında kullanılan Ocrevus isimli ilacının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafında ‘pasiflendiğini’ ve bu durumun MS hastalarının tedavisinde aksamaya yol açacağını bildirerek SGK’yı bu girişiminden vaz geçirmek üzere kamuoyunu tepki vermeye davet etmiştir. SGK ise MS hastalarının ilaca erişim konusundaki kaygılarını giderecek bir açıklamayı henüz yapmamıştır. Türkiye’nin en kritik seçimlerinde bile maalesef gündem olamayan sağlık ve tıbbi hizmetler ancak vatandaşın canı yandığı zaman tartışılabilmektedir. Sağlık alanında sorunlar seçim döneminde de tüm ağırlığıyla süregeldi. Ancak vatandaşların bazı ilaçlara erişememesi, birçok kamu hastanesinde tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle ameliyatların yapılama