Ana içeriğe atla

SAĞLIĞA KİM ZARARLI!



10. yılında hızla su alarak batmaya doğru giden sosyal güvenlik sistemi…
Sosyal Güvenlik Sisteminin Gelir-Gider dengesini kim bozdu?
Sağlığa kim zararlı!
AKP iktidarının temsilcileri,  her seçim döneminde mevcut yaşanan sorunları ve kendi sorumluluklarını gizlemek için Sosyal Güvenlik Kurumunu (SGK) “kim batırdı,  zarar ettirdi, açık verdirdi vb.’’ türü söylemlerle geçmişe gönderme yaparak siyasi propagandaya malzeme yapmaktadırlar.
Bugünlerde ise iktidarın yandaşı bir gazetede ‘’CHP sağlığa zararlı: Bugün bütün dünyaya örnek olan sağlık sistemimizi 2 yıl engellediler ‘’ başlığı ile yayımlanan bir yazı olaya yeni bir boyut getirmiştir.  Yazıda, CHP’nin 2006 yılında yasalaşan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununu anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurarak bazı maddelerini iptal ettirmesiyle yürürlüğe girmesinin 2 yıl geciktirildiği belirtilmekte; böylece de mevcut mükemmel(!) sağlık sistemimizin bugün COVİD-19 mücadelesinde dünyada daha fazla ilgi odağı olmasının engellenmiş olduğu ifade edilmektedir. 
Sağlık ve Sosyal Güvenlik üzerinden erken seçim hazırlıkları mı?
Yapılanlara bakıldığında AKP iktidarının salgın yönetmek yerine daha çok algıyı yönetme gayreti içinde başarı hikâyesi yazmaya çabaladığı görülmektedir.  Son günlerde erken ‘normalleşme’ girişimleri bulaşın yayılımını önlemeden çok, salgını fırsata çevirmeye ve seçim için oya tahvil niyetini oraya koymaktadır.  
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNDE GERÇEKLER ….
Her seçim döneminde siyasi propagandaya malzeme yapılan, bugün ise COVİD-19 pandemisinde ‘başarı hikâyesi’ ile dünyanın daha fazla ilgi odağı olacağı algısı yaratılmaya çalışılan Sosyal Güvenlik Sisteminin gerçekleri nelerdir?
Sosyal Güvenliğin Asgari Normları nelerdir?
Sosyal güvenlik, Birleşmiş Milletler tarafından 1948 yılında temel insan hakkı olarak ilan edilmiştir. Asgari çerçevesi de ILO sözleşmesi ile çizilmiş ve Avrupa Sosyal Şartı ile standartları belirlenmiştir.
1952 yılında 35. Uluslararası Çalışma Konferansı’nda kabul edilen Sosyal Güvenliğin Asgari Normlarına İlişkin 102 Sayılı Sözleşme ile hastalık, işsizlik, yaşlılık, iş kazası ve meslek hastalığı, analık, sakatlık, ölüm, aile ödenekleri sosyal güvenlik sistemlerinin kapsamına alacağı riskler olarak belirlenmiştir. Dünyadaki bütün sosyal güvenlik sistemleri 102 sayılı sözleşmeyi model kabul etmiştir. Türkiye de bu sözleşmeyi 29 Temmuz 1971’de 1451 Sayılı Kanun’la kabul etmiştir.
Anayasanın 60’ıncı maddesinde Sosyal Güvenlik Hakkı; ‘’Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar’’ hükmü yer almaktadır.  Çağdaş dünyada bütün ülkeler sosyal güvenliği devletler için bir kamu görevi, kişiler içinse bir hak olarak tanımışlardır.
2006 yılında karadelik dediler, ne oldu?
Hatırlamak gerekirse, AKP Hükümetince uluslararası finans kuruluşlarının (IMF ve Dünya Bankası) talepleri doğrultusunda hazırlanan ve TBMM’de kabul edilen yeni “sosyal güvenlik sistemi’  ‘devrim’, ’reform’ iddiaları ile 2008 yılında 5510 sayılı Kanun’la yeniden yapılandırılmıştır.
O dönem kamuoyunu hazırlamak için sosyal güvenliğe yönelik saldırının ideolojik kılıfı olarak sosyal güvenliğe bütçeden aktarılan kaynaklar “açık” ya da “karadelik” olarak ilân edilip, mevcut sosyal güvenlik yapısı karalanarak tam bir “bilgi kirliliği” yaratılmış, gerçekler tersyüz edilmiş ve çarpıtılmıştı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan ve “Sosyal Güvenlik Sisteminde Reform Önerisi” başlığıyla Temmuz 2004’te kamuoyuna sunulan ve Nisan 2005’te revize edilen ve nam-ı diğer Beyaz Kitap olarak bilinen rapor, “reformun” temel yaklaşımını ve amacını ortaya koymaktaydı.
Beyaz Kitapta yer alan şu ifadeler:
“Devlet bütçesinden karşılanan bu açıklar, ülkemizin borçlarını ve faiz oranlarını artırmakta, hayat pahalılığına, yatırımlarda daralma ve işsizliğe yol açmaktadır. Bunun sonucunda işsizlik oranı artmakta ve gelir dağılımı giderek bozulmaktadır. ” ( Sosyal Güvenlik Reform Önerisi Temmuz 2004, Önsöz).
Sosyal güvenlik ‘’reformu’’, bütçeden karşılanan “sosyal güvenlik açıklarını” kapatma gerekçesine dayandırılmıştı.
Sosyal güvenlik sisteminin gelir ve giderlerini hangi kalemler oluşturmaktadır?
Sosyal güvenlik sisteminin finansmanı SGK tarafından oluşturulmaktadır. SGK; en yüksek bütçeli kurumlardan biri olup, en önemli gelir kalemlerini çalışanlar ve işverenler tarafından ödenen primler (sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası prim gelirleri) ve devlet katkısı oluştururken, giderlerinin en önemli kısmını ise emekli aylık ve ödenekler ile sağlık harcamaları oluşturmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu, sigortalılarına sunduğu sağlık hizmeti için genel sağlık sigortası (GSS) fon gelirinden, emekli aylık ve ödenekleri için ise sosyal sigorta fon gelirinden ödeme yapmaktadır. GSS fon gelirleri giderlerini karşılarken, sosyal sigorta fon gelirleri ise giderlerini karşılamamakta ve ‘’açık’’ vermektedir.
Dönemin AKP hükümeti ‘’sosyal güvenlik reformunu’’, bütçeden karşılanan “sosyal güvenlik açıklarını” kapatma gerekçesine dayandırmaktaydı. Sosyal Güvenlik Kurumunun açıkları kapatıldı mı?


SGK'nın resmi verilerinde de görülmektedir ki; AKP Hükümetleri döneminde (2003-2019) SGK’nın gelir- gideri arasındaki dengesizlik kronik hale gelmiş ve parmak hesabı ile toplam 357,9 Milyar TL ‘’açık’’ oluşmuştur.
Sosyal güvenlik kurumunun gelir gider dengelerinde önemli bozulma nedenleri olan işsizliği, kayıt dışı çalışmayı, prim afları, ucuz iş gücü, kaçak işçilik, çocuk işçiliğin doğal hale getirilmesini görmezden gelen AKP iktidarı siyasi sorumluluğunu gizlemeye çalışmaktadır.
‘’Açık’’ kapanır mı yoksa artmaya devam mı eder?
Her ne kadar AKP iktidarı kamuoyuna sosyal sigorta kolları ile ilgili olarak efektif kapsam bakımından gerçekçi olmayan, sanal bir iyilik hali göstermek istese de gerçek durum şudur: Rakamlarla sabit olduğu üzere kriz ve dövizdeki artışın sonucu olarak yüzlerce işyeri, fabrika kapanmış ve binlerce işçi işten çıkarılmıştır. Prim ödeyemeyenlerin sayısının giderek artması ve prim alacaklarının tahsil edilememesi ile SGK gelir gider dengesi olumsuz etkilenmektedir. ‘’Açık’’ artmaya devam edecektir.
SGK’nın mali gelir gider dengesinin giderek bozulması ve böylece SGK finansman açığının tarihi zirve yapması işçiler, emekliler, sağlık hizmetine gereksinimi olanlar ve sağlık işletmeleri açısından sıkıntılı günlerin geleceğine işaret etmektedir.

Kıdem tazminatı ve emekli maaşlarının yeniden yapılandırılması, sağlıkta cepten ödemelerin artırılması, Genel Sağlık Sigortasına ek olarak vatandaşın cebinden tamamlayıcı sağlık sigortası için ek finansman çıkması gibi konular bu bağlamda gündemimizde olacaktır.
Gelir – Gider dengesinin bozulmasının en önemli nedenleri nelerdir?
İşsizlik oranın yüksekliği: Bu oran genelde %13,6, genç nüfusta (15-24 yaş) ise  %24,4 dir.
Aktif/pasif oranı düşüklüğü:1.78
Kayıt dışı istihdam oranın yüksekliği: %30
İşgücüne katılım oranının düşüklüğü: % 49,9
İstihdam oranının düşüklüğü: % 43,1 dir..
Siyasi müdahaleler, denetim yetersizliği, prim tahsilâtı oranlarının yetersiz olması, prim afları.
Sisteminin  “aktüeryal dengesi sağlanmış, mali açıdan sürdürülebilir ” haline gelmesi yaşanan bu sorunların minimalize edilmesi ile gerçekleşir.
Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan bütçe transferi azaldı mı, arttı mı?


AKP iktidarının sosyal güvenlik sisteminde yaptığı ‘reform’a karşın bütçe transferleri bırakın azaltmayı her yıl artmaktadır. SGK’ ya yapılan bütçe transferleri içerisinde açık finansmanı, devlet katkısı, ek ödeme, faturalı ödemeler, teşvikler ve ödeme gücü olmayanların GSS katkısı olmak üzere 6 kalem transfer bulunmaktadır..
Sosyal güvenlik sisteminin en temel göstergesi olan aktif/pasif oranı neden giderek düşmektedir?

Aktif/pasif oranı, aktif olarak sosyal güvenlik sistemine katkı sağlayan sigortalıların sayısının, sistemden aylık alanların sayısına bölünmesi ile hesaplanır. Bu oran bir emekliyi kaç çalışanın finanse ettiğini ortaya koyar. Bir sosyal güvenlik sisteminin mali bakımdan ayakta durabilmesi için aktif/pasif sigortalı oranının asgari 4 olması gerekir. Aktif-pasif oranının bu kadar düşük olmasının önemli nedenlerinden biri işsizlik oranlarıdır.  Bu durum,  konunun ciddiyetini ortaya koymaktadır.
Nüfusun % kaçı Sosyal Güvenlik kapsamı dışındadır?
Sosyal Sigorta kapsam dışı nüfus oranı %15’tir. Sosyal Güvenlik Kurumunun aylık istatistik bülteni 2020 Şubat sigortalı istatistiklerinde hiç bir sosyal güvencesi olmayan, çalışmayan, 18 yaşını doldurmuş öğrenci olmayan 11.629,102 kişi sosyal güvenlik kapsamı dışındadır. Öyle iddia edildiği gibi nüfusun %99.9’u sosyal güvence kapsamındadır söylemi gerçeği yansıtmamaktadır.
Sayıştay Denetim Raporunda SGK’nın mali rapor ve tabloları konusunda hangi tespiti yer almaktadır?
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın açıklamalarına bakılırsa SGK ‘‘yurt dışında büyük hayranlık uyandıran ve Batı Avrupa ülkelerinin bile erişemediği’’ bir kurumdur. Oysa Sayıştay Başkanlığının SGK denetim raporlarında, Kurumun   “mali rapor ve tablolarına” 2012 yılında olumsuz denetim görüşü verilmiş, 2014 – 2017 yılları arasında ise doğru ve güvenilir bilgi içermediğine dair tespit raporda yer almıştır.
Yani Avrupa’nın kıskandığı ve imrendiği SGK’nın mali rapor ve tabloları aşağıda göreceğiniz gibi doğru ve güvenilir değildir. 


Dünyaya örnek gösterilen ve dünyanın ilgi odağı olan Sosyal Güvenlik Sisteminin son durumu nedir?
SSK’nın tüm taşınır taşınmaz mallarına, gayrimenkullerine el konularak geçilen ve kamuoyuna o dönem ‘açık’ ve ‘kara delik’leri kapatıyoruz, devrim yaptık diye sunulan mevcut sosyal güvenlik sisteminin geçmişten daha fazla ‘açıkla’ yönetildiği görülmektedir.
2008 yılında 5510 sayılı Kanunla yeniden yapılandırılan sosyal güvenlik sistemi ile ilgili söyledikleri tüm iddialı beklentiler 10.yılında çökmüştür. AKP iktidarının uluslararası finans kuruluşlarının (IMF ve Dünya Bankası) talepleri doğrultusunda hazırladığı ve uyguladığı bu sistem hızla su alarak batmaya doğru gitmektedir.
Dönemin AKP hükümeti ‘sosyal güvenlik reformunu’ bütçeden karşılanmak zorunda kalınan ‘sosyal güvenlik açıklarını’ kapatma gerekçesine dayandırmaktaydı.
 Kamuoyunda “bilgi kirliliği” yaratan, gerçekler tersyüz eden ve çarpıtanlara şimdi sormak gerekiyor:
-          ’Karadelik’ neden hala kapatılamıyor?
-          Sosyal güvenlik sistemi  “aktüeryal dengesi sağlanmış, mali açıdan sürdürülebilir bir sistem” haline geldi mi?
-          Aktif/ pasif sigortalı oranı neden artmıyor da azalıyor?

O dönem “Türkiye’yi ilaç tekellerinin kar hesaplarına mahkum etmeyin” diyen emekçileri dinlemeyerek kamunun elindeki tek ilaç fabrikasını kapatan AKP Hükümeti bugün yerli ve milli ilaç üretiminden bahsetmektedir.
-          Türkiye’nin tek yerli ve milli olan SSK ilaç fabrikasını niye kapattınız?
AKP iktidarı, sosyal güvenlik sisteminin mali açıdan sürdürebilirliğinin sıkıntıda olduğu gerçeğini gizlemeye ve üzerini örtmeye, reklamlarla halka pembe tablo pazarlamaya çalışsa da resmi rakamların gösterdiği gerçek durum bunun tam tersidir.
 10.yılında hızla su alarak batmaya doğru giden sosyal güvenlik sistemi…

                            Dr. Ergün DEMİR                                   Dr. Güray KILIÇ

Kaynak;
-          Sosyal Güvenlik ‘’Reform’’unun Gerekçeleri ve Gerçekler. Aziz Çelik
-          SGK Aylık İstatistik Bültenleri 2020 Şubat Mali istatistikler Tablo 28 SGK Toplam Gelir ve Gider, Tablo 31 Bütçe Transferleri Konsolide
-          SGK Aylık İstatistik Bültenleri 2020 Şubat Sigortalı İstatistikler Tablo 3 Sosyal Güvenlik Kapsamı
-          T.C. Sayıştay Başkanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu 2012 Sayıştay Denetim Raporu. Eylül 2013, Ankara. (S.22) 2017 Sayıştay Denetim Raporu. Eylül 2018,Ankara.(S.20)
-          https://www.sayistay.gov.tr/tr/?p=2&ContentID=1784 (Erişim;13.05.2020)
-          https://www.sayistay.gov.tr/tr/?p=2&ContentID=12360(Erişim;13.05.2020)
-          CHP sağlığa zararlı: Bugün bütün dünyaya örnek olan sağlık sistemimizi 2 yıl engellediler


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EMEKLİLERE MAAŞ ve İKRAMİYE ARTIŞI İÇİN SGK BÜTÇESİNDE YETERLİ KAYNAK VARMIŞ!

  Artık yeter! 15 Milyon 207 Bin 787 emekli ve hak sahibini oyalamaktan vazgeçin. Milyonlarca emekli ve hak sahibi asgari ücretin çok altında aylık ve gelir ile yaşamını sürdürmek zorunda; öte yandan düşük gelir nedeniyle emeklilerin neredeyse yarısı ya çalışmakta ya da iş aramakta. Aylardır emekli maaş ve ikramiyesine artış yapmamak için Sosyal Güvenlik Kurumu bütçesinin yetersizliği ve mali disiplininin korunmasını öne sürülmekte; Kasım-Aralık ayı olmadı, yeni yıl başında artış yapacağız diyerek milyonlarca emekli oyalanmaya çalışılmaktadır. Oysa SGK 2022 Yılı Sayıştay Denetim Raporuna göre emekli aylıklarını ve sağlık giderlerini karşılayan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelirleri giderlerini karşılamakta hatta fazla vermektedir. SGK neyi gizlemeye çalışıyor?  Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, 2022 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu nda 2022 yılı bütçesi ve gelir – gider tablosu  sonuçlarına göre, 2022 yılı bütçe gideri toplamı 1.032.718.600.200,39 TL’dir. Net bütçe geliri ise

Binlerce aile huzursuz ve tedirgin!

  Bakıma ihtiyacı olan ağır engellilerin evde bakım yardımının durdurulması ve sonlandırılması mı söz konusu? 569 bin ağır engelliye ailenin gelirine göre yapılan evde bakım yardımının, çalışan maaşlarına yapılan son zamlar ile gelirin görece artmış olması ve evde bakım yardımı yönetmeliğinde yapılan değişik ile durdurulacağı korkusu aileleri huzursuz hale getirdi. Evde Bakım Yardımı 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunun ek 7'nci maddesi uyarınca Engelli Sağlık Kurulu Raporunda tam bağımlı/ağır engelli ibaresi olan ve hanede kişi başına düşen geliri net asgari ücretin 2/3’ünün altında bulunan engelli bireylerin evde bakımlarının sağlanması için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca Evde Bakım Yardımı yapılmaktadır. Faydalanıcı sayısı ve nakdi yardım tutarı Evde bakım yardımı uygulaması 2006 yılında başlatılmış olup, 2023 yılı Ocak-Temmuz dönemi için tam bağımlı durumdaki engellisine evde bakmak isteyen ailelere aylık 4.336 TL nakdi yardım yapılmaktadır. 2023 yılı Nisan

İlaç tedarikinde kriz kapıda!

  Multipl Skleroz hastaları, Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilaç firmaları arasındaki gerilim nedeniyle mağdur edilmemeli, duyguları sömürülmemelidir. Roche firması kamuoyuna yaptığı bir açıklama ile ruhsat sahibi oldukları ve 2018 yılından beri Türkiye’de bir grup Multipl Skleroz (MS) hastasında kullanılan Ocrevus isimli ilacının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafında ‘pasiflendiğini’ ve bu durumun MS hastalarının tedavisinde aksamaya yol açacağını bildirerek SGK’yı bu girişiminden vaz geçirmek üzere kamuoyunu tepki vermeye davet etmiştir. SGK ise MS hastalarının ilaca erişim konusundaki kaygılarını giderecek bir açıklamayı henüz yapmamıştır. Türkiye’nin en kritik seçimlerinde bile maalesef gündem olamayan sağlık ve tıbbi hizmetler ancak vatandaşın canı yandığı zaman tartışılabilmektedir. Sağlık alanında sorunlar seçim döneminde de tüm ağırlığıyla süregeldi. Ancak vatandaşların bazı ilaçlara erişememesi, birçok kamu hastanesinde tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle ameliyatların yapılama