Ana içeriğe atla

Bölgeler arası işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizlik daha derin ve yaygın bir hal almıştır.



İŞSİZLİĞİN, YOKSULLUĞUN ve GELİR DAĞILIMINDAKİ EŞİTSİZLİĞİN ÜZERİ SEÇİM DÖNEMİNDE HATIRLANAN SOSYAL DEVLET PROPAGANDASI İLE ÖRTÜLEMEZ.
Bölgeler arası işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizlik daha derin ve yaygın bir hal almıştır.
İktidarın propaganda metinlerinde halka pazarladığı mutluluk tablosu maalesef gerçeği yansıtmamaktadır. Aksine sosyoekonomik düzey ve refah azalmakta, yoksulluk içinde temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve hayatını sürdürmekte güçlük çeken vatandaşların sayısı giderek artmaktadır.
Reklamlarla halka pembe tablo pazarlansa da gerçek durumda; işsizlik oranı %13,5 seviyesine yükselmiş, genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı ise 5,3 puanlık artış ile %24,5 ulaşmıştır.  Sosyal güvenceden yoksun vatandaş sayısı 10,5 milyona yükselirken, 18 yaş ve üstü toplam 56,3 milyon nüfusun 8,2 milyonunun geliri asgari ücretin 1/3’ünden az olduğu yoksulluk tablosu gözden kaçırılmak istenmektedir.

İşsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizlik her yerleşim bölgesinde görülebilmekle birlikte, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde daha derin ve yaygın hal almıştır.  
Acı tablo, mutfakta ‘’aş yerine yoksulluk’’ kaynamaktadır.
Herhangi bir kapsamda sosyal güvencesi olmayan, çalışmayan, 18 yaşını doldurmuş ve öğrenci olmayan, aylık geliri asgari ücretin üçte birinden az olan ve genel sağlık sigortası primi devlet tarafından ödenenlerin 18 yaş ve üstü nüfusa(seçmen sayısına) oranı Türkiye ortalaması 14,6’dır.Bölge bazında bu oran Doğu Anadolu bölgesinde % 42,3 Güneydoğu Anadolu bölgesinde ise  %49,7’dir. 
                             Bölgeler arası sosyal ve ekonomik eşitsizlikler giderek artmaktadır.



Bölgelerin oranları arasında farkın Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi aleyhine çok yüksek olmasının nedenleri arasında gelir dağılımındaki eşitsizlik, istihdamın olmaması, işsizlik ve yoksulluk başta gelmektedir.




2018 yılında GSS primleri devlet tarafından ödenenlerinin sayısı toplam il seçmen sayısı oranına göre Ağrı ( % 81) , kişi bazında ise Şanlıurfa (814.125)  ilk sırada yer almaktadır. Şanlıurfa’daki sayının İstanbul’dan çok fazla olması dikkat çekicidir.
AKP Hükümeti’nin uyguladığı ekonomik politika ve buna bağlı olarak küresel sermayenin saldırıları zenginleri daha zengin hale getirmekte; alt tabakada yer alan yoksul ve dezavantajlı kesimleri ise daha yoksul duruma düşürmektedir. Bu şekilde vatandaşını tebaaya dönüştüren ve böylece siyasilerin ulufelerine bağımlı kılan bir sistem oluşturulmaktadır.
Sosyal yardım harcamaları siyasetçilerin cebinden değil vatandaşların verdiği vergilerden karşılanmaktadır.
Mahalli idareler genel seçimlerine giderken Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki birçok ilde mülki amirler ve kolluk kuvvetlerinin ‘oy’ tehdidi iddiaları yaygın kabul görmekle birlikte, aslında siyasal iktidar sosyal yardımları vatandaşın siyasal tercihini belirlemek için adeta bir tür ‘siyasi rüşvet’ olarak kullanmaktadır.
Oysa sosyal yardım harcamaları siyasetçilerin cebinde çıkmamaktadır. ‘Oy’ tehdidi ile siyasal tercihte bulunulmasını arzu eden siyasetçiler bilmelidirler ki sosyal yardımlar aslında bir lütuf değil devlet tarafından karşılanması gereken yasal bir haktır. Sosyal harcamaların finansmanı da devlet bütçesinin önemli gelir kaynaklarından olan vatandaşların verdiği vergilerle karşılanmaktadır.
Sosyal yardımlardan yararlanan kişilerin herhangi bir yerel yönetim değişikliğinde yardımları kaybetme konusunda endişesinin olmaması gerekmektedir.
Yoksulluk içinde olup temel ihtiyaçlarını karşılayamayan ve hayatını sürdürmekte güçlük çeken vatandaşların sayısı neden saklanmaktadır?
Sosyal güvenceden yoksun, asgari yaşam standardının altında gelire sahip olan ve aldıkları sosyal yardımlar ile en asgari düzeyde yaşamaya çalışan, yoksulluk envanterine kayıtlı kişi sayısı saklanmaktadır. 2015 yılından sonra Bütünleşik Sosyal Yardım Hizmetleri Bilgi Sistemine kayıtlı hane sayısı ve kişi sayısı yayımlanmamıştır. Türkiye sosyal yardım istatistikleri bülteninin yayımdan kaldırılması ile gerçek yoksulluk envanterine ulaşılamamaktadır. Bu durum artan yoksul ve muhtaç sayısının üzerini örtmeye yönelik bir hamle olarak değerlendirilebilir.



Reklamlarda Sosyal Güvenlik Kapsamı %99 olarak bildirilirken;  SGK Resmi Verilerindeki Gerçek oran
% 85,6’dır.
Çağdaş dünyada bütün ülkeler sosyal güvenliği devletler için bir kamu görevi, kişiler içinse bir hak olarak tanımışlardır. Sosyal güvenlik sistemini ‘’ kim batırdı, kar – zarar, açık, vs.’’ argümanlarla şirket gibi gören iktidar sahipleri birden sosyal devleti hatırlayıp sosyal güvenlik kapsamını %99 olarak belirten gazete ilanları vermekte ve böylece sanal bir iyilik hali oluşturmaya çalışmaktadır. SGK resmi verilerinde sosyal güvenlik kapsamı aşağıdaki tabloda görüldüğü gibidir.
Rakamlar neden makyajlanmaktadır?
İşgücüne katılma oranının % 52,4, istihdam oranının % 45,4, kayıt dışı çalışmanın % 33,4,işsizlik oranının %13,5 olduğu bir yapıdan % 85,6 oranında bir sosyal güvenlik kapsamına ulaşmak, efektif kapsam bakımından gerçekçi olmayan, sanal bir iyilik hali gibi görünmektedir. Nitekim aktif/pasif sigortalı oranının hala 1,86 olması bunu göstermektedir.
Sonuç olarak;
 Alım gücünün hızla gerilediği, enflasyon oranın arttığı, işsizliğin tırmandığı bir süreçten geçerken, iktidar reklamlarla halka mutluluk tablosu pazarlamaktadır. Ancak vatandaşın ocağında ‘’aş yerine yoksulluk’’ kaynamaktadır. Muktedirlerin söylediği gibi sosyoekonomik düzey ve refah değil; aksine insani koşullarda yaşamı sürdürebilmek için yeterli gelire sahip olamama durumu yani yoksulluk giderek artmaktadır.
Kişilerin sosyal güvenliğini güvence altına almak devletin yükümlülüğü olduğuna göre sosyal güvenliğin önemli bir unsuru olan sosyal yardımların yapılması da tam olarak devletin sorumluluğundadır.
Sosyal yardımlar sosyal bir hak olarak değil seçim desteği karşılığında vatandaşlara yapılan birer lütuf ve korku unsuru olarak sunulamaz.
Yoksulluk ile sağlık, birbirini hem doğrudan hem de dolaylı olarak etkilemektedir. Toplumlarda düşük sosyoekonomik düzeydeki kesimin yaşam beklentisi daha kısa olmakta ve birçok hastalık daha yaygın görülmekte, ciddi hastalık riski en az iki kat artmakta ve erken ölümler neredeyse en üst düzeyde görülmektedir.
Ekonomik yoksulluğu, gelir dağılımındaki eşitsizliği ve İşsizliği üreten sistemin bunlara çare bulması beklenemez. Yoksulluğun minimalize edilmesi gelir dağılımındaki eşitsizliğin ortadan kaldırılması ve kaynakların eşit dağılımının sağlanması ile mümkündür.19.03.2019
                 Dr. Ergün DEMİR                                                                 Dr.Güray KILIÇ  


Kaynaklar;
Aylık İstatistik Bültenleri 2018 Aralık Aylık Sigortalı İstatistikleri.
İşgücü İstatistikleri, Aralık 2018 Türkiye İstatistik Kurumu Haber Bülteni
Yüksek Seçim Kurulu Seçim Çevrelerine Göre Seçmen ve Sandık Sayıları

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Emekli hekim maaşları arasında sosyal güvenlik kurumu kaynaklı ayrımcılık son bulsun!

  Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bütçe, Kesin Hesap, Sayıştay Raporu 11.11.2022 Cuma günü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülecek. Görüşme öncesi Sayın Bakan Vedat Bilgine binlerce emekli hekim adına; Emekli hekim maaşları (4a/4b/4c statüsündeki) arasındaki uçurumun kapatılması ve sadece 4c’lı (Sağlık Bakanlığı) hekimlere yapılan ek ödeme düzenlemesinin tüm emekli hekimleri kapsaması, çalışan emekli hekimlere ek ödemenin kesilmemesi taleplerini iletiyoruz. Emekli hekimler arasında emekli olduğu sosyal güvenlik kurumuna göre emekli maaşları arasındaki farklılıklar bulunmaktadır. Emekli Sandığı, BAĞ-KUR ve SSK’ dan emekli olan hekimlerin emekli maaşları arasında büyük farklılıklar vardır.  SSK ve BAĞ-KUR’dan emekli olan hekimlerin Emekli Sandığından emekli olan hekimlere göre maaşları son derecede düşüktür. Bunun da en önemli nedeni emekli hekimlere ödenen ek ödemenin SSK ve BAĞ-KUR’dan emekli olan hekimlere ödenmemesidir. Emekli Sandığı emeklisi hekimlerin e...

KANSER TEDAVİSİ İÇİN İLAVE ÜCRET ALINABİLİR Mİ?

  Kanser hastalarından alınan ilave ücret sağlık hizmetine erişimlerini kısıtlamaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu il müdürlükleri şahıs ödemeleri bölümüne iletilen dilekçelerin büyük bir çoğunluğunu ö zel sağlık kurum ve kuruluşlarında özellikle kanser hastalarının başvurularında alınan ilave ücretler ve tedavi için ek olarak önerilen endikasyon dışı ilaç kullanım durumunda ilaç bedellerinin ödenmemesi oluşturmaktadır. Ayrıca acil servise müracaat eden hastalardan ilave ücret alınması da şikayet başvuruları arasında ön sırada gelmektedir. İlave ücret alınması 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 73. Maddesi gereği ve Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin 1.9.1 maddesi uyarınca Kurumla sözleşmeli; vakıf üniversiteleri ile özel sağlık kurum ve kuruluşlarınca; Kurumca belirlenmiş sağlık hizmetleri bedelinin %200’ünü geçmemek kaydıyla kişilerden ilave ücret alınabilmektedir. Tüm sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin olarak SGK tarafından ...

EMEKLİLERE MAAŞ ve İKRAMİYE ARTIŞI İÇİN SGK BÜTÇESİNDE YETERLİ KAYNAK VARMIŞ!

  Artık yeter! 15 Milyon 207 Bin 787 emekli ve hak sahibini oyalamaktan vazgeçin. Milyonlarca emekli ve hak sahibi asgari ücretin çok altında aylık ve gelir ile yaşamını sürdürmek zorunda; öte yandan düşük gelir nedeniyle emeklilerin neredeyse yarısı ya çalışmakta ya da iş aramakta. Aylardır emekli maaş ve ikramiyesine artış yapmamak için Sosyal Güvenlik Kurumu bütçesinin yetersizliği ve mali disiplininin korunmasını öne sürülmekte; Kasım-Aralık ayı olmadı, yeni yıl başında artış yapacağız diyerek milyonlarca emekli oyalanmaya çalışılmaktadır. Oysa SGK 2022 Yılı Sayıştay Denetim Raporuna göre emekli aylıklarını ve sağlık giderlerini karşılayan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelirleri giderlerini karşılamakta hatta fazla vermektedir. SGK neyi gizlemeye çalışıyor?  Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, 2022 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu nda 2022 yılı bütçesi ve gelir – gider tablosu  sonuçlarına göre, 2022 yılı bütçe gideri toplamı 1.032.718.600.200,39 TL’dir. Ne...