Ana içeriğe atla

AŞI KONUSUNDA İKTİDARI GÖREVE VE SORUMLU DAVRANMAYA DAVET EDİYORUZ!

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, aşı tereddüdü yaratacak açıklamalardan vazgeçmeli; Özellikle eğitim ve iş hayatı için belirlenen kuralları ve alınması gereken önlemleri kamuoyuna bir an önce açıklamalıdır!

Okulların zamanında yani Eylül ayı içerisinde açılacağı kararı öncelikle eğitim camiası olmak üzere toplumun tamamında sevinçle karşılanmıştır. Ancak pandeminin bu aşamasında açılma için gerekli koşulların sağlanmış olup olmadığı ve başta aşılama olmak üzere tüm önlemlerin alınıp alınmadığı sorusu gündeme gelmektedir.

Okulların açılmasına sayılı günler kala Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun  “eğitim ve iş hayatının sekteye uğramaması için’’ belirlediği uygulanabilir kuralların ve alınması gereken tedbirlerin neler olduğu henüz kamuoyuna açıklanmamıştır. Ayrıca Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bir yandan okullar açılmadan toplumsal bağışıklık hedefine ulaşacağını açıklarken diğer yandan aşı tereddüdü yaratacak açıklamalarına devam etmektedir.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 11.08.2021 tarihinde yapılan Bilim Kurulu toplantısı sonrası banttan yaptığı açıklamada özetle;

-          Tüm okulların zamanında açılacağını,

-          Koşullar ne olursa olsun öğrencilerimizi koruyarak uygulamalı ve yüz yüze eğitimin devam edeceğini,

-          Bilim Kurulu’nun eğitimde uyulması gereken uygulanabilir kuralların ve alınması gereken tedbirlerin hazırlıklarının tamamlandığını,

-          Öğrencilerimizi ve öğretmenlerimizi korumanın birinci adımının öğretmenleri, öğretim üyelerini ve öğrencilerimizin birlikte yaşadığı aileleri aşılamak olduğunu (zorunlu aşı?),

-          Aşı olmayan kişilerin düzenli olarak PCR testi yaptırarak sonuçlarının negatif olduğunu göstermelerini,

-          Öğrenci velilerinin aşılarını tamamlamaları ya da hastalık taşımadıklarını düzenli olarak kontrol ettirmek zorunda olacaklarını,

-          Şu an toplumsal bağışıklığın sağlanmadığını, okullar açılmadan toplumsal bağışıklık hedefine ulaşılacağını,

-          Aşının iş ve eğitim hayatı için bir tercih ve teşvik değil toplumsal bir ödev olduğunu,

-          Çarkların dönmesi, öğrencilerin geleceğe hazırlanmaları için hiçbir adımı atmaktan çekinmeyeceklerini ifade etmiştir.

Ancak bir yol haritasını açıklanmamıştır.

Ayrıca, gerçek yaşam verilerine dayalı olarak yaptıkları çalışmada aşı olan vatandaşlarımızdan en yüksek korunma seviyesinin 3 doz inaktif aşı olan vatandaşlarımızda olduğunu (!), buna en yakın korunma seviyesinin ise 2 doz inaktif aşı olup 3.doz mRNA aşısı (Biontech) olan vatandaşlarımızda olduğunu açıklamıştır.

AKP iktidarı, salgının başlangıç döneminde yaptığı hatalardan ders çıkarmadığı gibi, bugün de benzer hatalarda ısrar etmektedir.

Salgınla mücadelede sağlıklı kişilerin hastalanmasının önlenmesi önem ve öncelik taşımaktadır. Bunun için de salgının bilimsel bilgiye dayalı olarak ve konunun tüm taraflarının katılımını sağlayarak şeffaf bir biçimde yönetilmesi önemlidir.  Tüm okulların açılacağı kararı alınmasına rağmen Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlığı hala meslek örgütleri, uzmanlık dernekleri, öğretmenler, veliler, öğretim üyeleri ve eğitim sendikaları ile bir araya gelmekten imtina etmekte; alınacak önlemleri içeren bir programı açıklıkla kamuoyuna sunmamaktadır.

"Eğitim anayasal bir haktır”: 1,5 yıldır çocuklarımızın eğitimden uzak kalmasının yarattığı tahribatı gidermenin güçlüğü ve yeni bir kapanmaya tahammülün kalmadığı ortadayken; okulların yüz yüze eğitime açılması için devletin tüm olanaklarını ve kaynaklarını seferber ederek ve gerekirse aşı zorunluluğu dahil olmak üzere gerekli tüm önlemleri alması, eğitim hakkına ilişkin tüm yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir.

Bakan Koca’nın açıkladığı öğretmenlerin, öğretim üyelerinin, öğrencilerin ve birlikte yaşadığı ailelerin aşılanmasının sağlanması, öğrenci velilerinin düzenli kontrol edilmesi olumludur. Ancak Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun aldığı eğitimde uyulması gereken uygulanabilir kuralların ve alınması gereken tedbirlerin neler olduğu ivedilikle kamuoyuna açıklanmalıdır. Bir yol haritası belirlenerek Anayasa’da ifade edildiği gibi bu salgın ile sınırlı ve ölçülülük ilkesine uygun yasal düzenlemeler yapılması zorunludur.

Eğitim ve iş/çalışma hayatında salgınla mücadelede esas olan yaygın aşılama ile birlikte her türden toplu taşıma aracının, okulların, üniversitelerin, alışveriş mekânlarının, kamu ve özel fabrikaların, madenlerin çalışma alanlarının ve çalışma saatlerinin ilgili bakanlıklar tarafından kamusal olarak yapılandırılması ve düzenlenmesidir.

Paralı PCR test borsası, sahte sonuç piyasasının yaygınlaşmasına yol açar. 

Aşı olmayan kişilerin düzenli olarak PCR testi yaptırarak sonuçlarının negatif olduğunu göstermelerinin istenmesi salgının başlangıç dönemlerinde yurt dışı çıkışları için istenen uygulamaları akla getirmektedir.  Oluşan paralı test borsası ve sahte PCR test sonuçlarının ortalığa dökülmesi hala kamuoyunun hafızasındadır.

Sağlık Bakanı Koca, aşı tereddüdüne yol açan açıklamalardan acilen vazgeçmelidir.

COVID-19 pandemisiyle mücadelede en önemli araçlardan birisi aşıdır. Delta varyant nedeniyle toplum bağışıklığının sağlanabilmesi için aşılama oranının %80-85 düzeyinde gerçekleşmesi gereklidir. Türkiye bu hedefin çok gerisindedir. Oysa Sağlık Bakanı okullar açılmadan toplumsal bağışıklık hedefine ulaşılacağını açıklarken bu hedefe nasıl ulaşılacağına dair bir yol haritası ortaya koymamaktadır.

Aşıyı geç tedarik eden ve bu süreçte bir dizi hata yapan Sağlık Bakanlığı hala yapılacak aşının türü ile ilişkili tereddüde yol açacak açıklamalar yapmaya devam etmektedir. Aşılama oranlarından da anlaşıldığı üzere Sağlık Bakanlığı, aşının gerekliliği konusunda topluma nitelikli, ikna edici, teşvik edici bir aşı çağrısı yapmamakta ve toplumsal farkındalık yaratmaya dönük bir kampanya yürütmemektedir. Toplumsal aşılamadan birincil derecede sorumlu olan birinci basamak sağlık kurumlarını (aile hekimliğini) etkin olarak devreye sokacak düzenlemeleri yapmamaktadır.   

Sağlık Bakanı, 6 hafta önce başta sağlık çalışanları olmak üzere 50 yaş üzeri 2 doz inaktif aşı yaptıranların 3. Doz olarak mRNA aşısı (Biontech) yaptırmalarını önerirken, 11.08.2021 tarihinde yapılan Bilim Kurulu toplantısının ardından ek doz aşı olanlarda en iyi sonucun inaktif aşı ile elde edildiğini açıklamıştır.  Başta sağlık çalışanları olmak üzere birçok vatandaş haklı olarak madem inaktif aşı daha koruyucu bulundu, neden hala ek doz olarak mRNA aşısı yapılmaktadır diye sormaktadır. 

İnsan yaşamı bu denli ucuz değildir!

Sağlık Bakanı’nın ek dozlar ile ilgili açıklamasının henüz üretim aşamasına geçmemiş Turcovac aşısının PR çalışması için yapıldığını akla getirirken bunun aşı tereddüdüne ve buna bağlı olarak geciken aşılamanın da ölüm sayısının artmasına yol açacağını ön görmek zor olmasa gerektir.

AKP iktidarı salgından bir başarı öyküsü çıkarabilmek adına yanlış yapmaya devam ederken binlerce insan hayatını kaybetmeye devam etmektedir.

                       Dr. Ergün DEMİR                                        Dr. Güray KILIÇ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SGK TARİHİNİN EN BÜYÜK YOLSUZLUĞU KARŞISINDA KURUM VE KAMUOYU NEDEN SESSİZ?

  Sosyal güvenlik Kurumu’nun İzmir'in Menemen ilçesinde özel bir hastanede periferik anjiyoplasti (damarın genişletilmesi) işlemi için kullanılan tıbbi malzeme ve endikasyon dışı uygulamalardan dolayı 147 milyon TL zarara uğratıldığı bilgisi basın yayın kuruluşları aracılığıyla kamuoyuna yansımıştır.  SGK denetim raporuna göre ise aynı yöntemle tüm Türkiye’de Sosyal Güvenlik Kurumunun 500 -600 milyon dolar zarara uğratıldığı tahmin edilmektedir. Tıbbi cihaz üretimi yapan şirket, hastaneler ve hekimlerin yer aldığı üçlü bir ayak tarafından gerçekleştirilen bu yolsuzluk ve usulsüzlük Kurum tarihinin sağlık alanındaki en büyük yolsuzluğu olarak değerlendirilmektedir. 3 yıl önce başlatılan yolsuzluk soruşturmasında muhakkik/denetim raporunda diğer il ve ilçelerde de denetim yapılması konusunda Rehberlik Daire Başkanlığına dosyanın gönderilmesine rağmen sadece bir ilçede mali şube operasyon yapıldığı diğer il/ilçelerde yapılmadığı görülmektedir. Öyle anlaşılmaktadır ki bu konu soğutul

EMEKLİLERE MAAŞ ve İKRAMİYE ARTIŞI İÇİN SGK BÜTÇESİNDE YETERLİ KAYNAK VARMIŞ!

  Artık yeter! 15 Milyon 207 Bin 787 emekli ve hak sahibini oyalamaktan vazgeçin. Milyonlarca emekli ve hak sahibi asgari ücretin çok altında aylık ve gelir ile yaşamını sürdürmek zorunda; öte yandan düşük gelir nedeniyle emeklilerin neredeyse yarısı ya çalışmakta ya da iş aramakta. Aylardır emekli maaş ve ikramiyesine artış yapmamak için Sosyal Güvenlik Kurumu bütçesinin yetersizliği ve mali disiplininin korunmasını öne sürülmekte; Kasım-Aralık ayı olmadı, yeni yıl başında artış yapacağız diyerek milyonlarca emekli oyalanmaya çalışılmaktadır. Oysa SGK 2022 Yılı Sayıştay Denetim Raporuna göre emekli aylıklarını ve sağlık giderlerini karşılayan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelirleri giderlerini karşılamakta hatta fazla vermektedir. SGK neyi gizlemeye çalışıyor?  Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, 2022 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu nda 2022 yılı bütçesi ve gelir – gider tablosu  sonuçlarına göre, 2022 yılı bütçe gideri toplamı 1.032.718.600.200,39 TL’dir. Net bütçe geliri ise

Sağlık giderlerinin ve emekli aylıklarının ödenmesi tehlikede mi?

  SGK’nın gelir- gider dengesi giderek bozuluyor yani “finansman açığı” baş aşağı gidiyor! AKP iktidarının Sosyal Güvenlik Kurumu getirdiği son nokta; Sağlık giderlerinin ve emekli aylıklarının ödenmesi tehlikede! Seçim günü yaklaştıkça sosyal güvenlik sistemi kapsamında hane halkına yapılan yardımlar ve sosyal sigorta konusunda AKP iktidarı da muhalefette müjdeleri ara arda sıralamaya devam ediyorlar. Ancak bu vaatler sıralanırken 20 yıllık AKP iktidarının Sosyal Güvenlik Kurumunu getirmiş olduğu son nokta ise pek dikkate alınmıyor. Oysa seçim sonrasında eğer sosyal güvenlik sistemi yeniden yapılandırılmaz ve Kurum’a yapılan bütçe transferleri artırılmaz ise sağlık giderlerinin ve emekli aylıklarının ödenmesi bile tehlikede görünmektedir. AKP iktidarının, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, bu tabloyu yaratan sorumluları gerçek dışı, hayal ürünü söylemleri bıraksınlar. İşte devletin resmi verilerindeki gerçeklik: 03.05.2023 tarihinde yayımlanan SGK Şubat 2023 aylık sigortalı