Ana içeriğe atla

Alınan kararlar PCR test borsası oluşturulmasına da yol açacaktır.

 

Okullar açılırken Kabine toplantısında alınan kararlar salgının geldiği bu aşamada yeterli olamayacağı gibi ayrıca PCR test borsası oluşturulmasına da yol açacaktır.

Covid-19 salgınına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kabine toplantısında alınan kararlar sonrasında konuya ilişkin İçişleri Bakanlığı genelgesi yayımlandı.  Genelgede belirtilen önlemlerin ve aşı olmayanlar için getirilen negatif PCR testi gösterme zorunluluğunun sorunu çözmeye katkısının sınırlı olacağını, ayrıca salgının başlangıç dönemlerinde olduğu gibi bir dizi ek soruna yol açacağını tahmin etmek güç değildir. Halk sağlığı önlemleri kapsamında temaslı takibi dışında aşıya zorlayıcı önlem olarak PCR talep edilmesi korkarız ki PCR test borsasının oluşmasına yol açacaktır. Covid-19 tanı testlerinin piyasanın insafına bırakılması, denetlenmemesi sonucu bu test işlemlerini gelir kapısı haline getiren birçok laboratuvar ve sağlık kuruluşu kontrolsüz ve uygunsuz işlem yapabilmeye devam edecektir.

Kabine toplantısında alınan kararlar ve sonrasında yayımlanan İçişleri Bakanlığı genelgesi ile aşı olmayan kişilere PCR testi zorunluluğu getirildi.

19.08.2021 Tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada özetle “Okullarda 6 Eylül’de yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte öğrencilerle irtibatlı ancak henüz aşı olmamış öğretmen ve diğer personelin haftada en az 2 defa PCR testi yaptırmasını isteyeceğiz. Aynı şekilde aşı olmayan üniversite öğrencilerimizin ve üniversite çalışanlarının da düzenli PCR testi yaptırmalarını talep edeceğiz. Uçak ve şehirlerarası otobüs, konser, tiyatro ve sinema gibi insanların toplu olarak bulunduğu faaliyetler içinde zorunlu PCR testi uygulamalarının devreye alınacağını’’ ifade etti.

Ayrıca 20.08.2021 tarihinde İçişleri Bakanlığının valiliklere gönderdiği “PCR Testi Zorunluluğu” konulu genelgede özetle “6 Eylül 2021 Pazartesi gününden itibaren aşı olmayan kişilerin; konser, sinema ve tiyatro gibi vatandaşların toplu olarak bulunduğu faaliyetlere katılımında ve özel araç hariç uçak, otobüs, tren veya diğer toplu ulaşım araçlarıyla gerçekleştirecekleri şehirlerarası seyahatler için de negatif sonuçlu PCR testi zorunluluğu getirilecek. Bu çerçevede işletmeciler/organizatörler tarafından etkinliklere girişte ve seyahat firmalarınca araca kabul aşamasında HES kodu üzerinden kişilerin aşılı/geçirilmiş hastalık (Covid-19 hastalığı sonrası bilimsel olarak bağışık kabul edilen süreye göre) veya azami 48 saat önce yapılmış negatif PCR testi sorgulaması yapılacak. Kişi hastalığı geçirmemiş veya aşılı değil veya negatif PCR testi yok ise etkinliğe katılmasına ve bu kişilerin seyahatine müsaade edilmeyeceği’’ belirtilmektedir.

PCR testi ücretsiz mi yapılmaktadır?

Ateş, öksürük, nefes darlığı, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları, tat ve koku alma kaybı veya ishal belirti ve bulgularından en az biri olan ve doğrulanmış Covid-19 vakası ile yakın temas eden kişiler olası vaka olarak tanımlanmaktadır.

An itibarı ile Sağlık Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu tarafından hazırlanan Covid-19 rehberi vaka takip algoritmasına göre semptomu olan yani Covid-19 olası vaka tanımına uyan hastalarda PCR testi ücretsiz yapılmaktadır. Olası vaka tanımı haricinde ücretsiz test yapılmamaktadır.

Yakın temaslı kişilerde ise takip süreleri içerisinde Covid-19 semptomları gelişirse filyasyon ekiplerince numune alınması sağlanmaktadır.

Ancak salgının başlangıcından beri bu uygulamaya birçok özel sağlık kuruluşu ile laboratuvar uymamakta olası vaka tanımına uyan hastalardan da ücret almaktadır.

Oysa PCR test ücreti SGK tarafından ödenmektedir.

09.05.2020 tarih ve 31122 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde değişiklik yapılması ile SUT işlem kodu 908115 olan Covid-19 (SARS-CoV-2) Reverse Transkriptaz PCR testi tanımlanmış ve fiyat tarifesi 117,5 TL olarak belirlenmiştir.

Böylece Genel Sağlık Sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için Covid-19 hastalığının tanı ve tedavisinin yapıldığı tüm kamu sağlık tesisleri ve özel sağlık kurum/ kuruluşlarına bu testin ücreti 01.04.2020 tarihinden sonra geçerli olmak üzere SGK tarafından ödenmektedir.

Şimdi test ücretsiz olacak diyen Sağlık Bakanına hatırlatmak gerekir; İBAN numarası ile PCR test ücreti istemiştiniz.

Kamu sağlık hizmetleri fiyat tarifesi sağlık turizmi ve turistin sağlığı kapsamında sunulan sağlık hizmetlerini kapsamaktadır. Sağlık Bakanlığı, yurtdışına çıkacak tüm vatandaşları turist olarak görüp sağlık turizmi kapsamında kamu sağlık hizmetleri fiyat tarifesi üzerinden110 TL yatırılması için ‘TR70 0001 2009 4520 0005 0000 41 IBAN numarası göndermişti. Daha sonra Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından “Kişilerin Talepleri Üzerine Yapılacak Olan Covid-19 RT PCR Testleri’’ yayımladıkları algoritma ile Covid-19 PCR test bedelini 220 TL, Covid-19 (SARS-CoV-2) İzolasyonu işlem bedeli 30 TL olarak belirlendi.

Kamu sağlık hizmetleri fiyat tarifesinde 31.05.2021 tarihinde yapılan değişiklik ile 01.06.2021 tarihinde geçerli olmak üzere tüm işlemler, muayene, katma değer vergisi dahil S908115 kodlu Covid-19 (SARS-CoV-2) Reverse Transkriptaz PCR test bedeli 155 TL. S908116 kodlu Covid-19 (SARS-CoV-2) İzolasyonu işlem bedeli 15 TL. olarak revize edilmiştir.

Kamu sağlık hizmetleri fiyat tarifesinde şu an PCR test ücreti 170 TL olarak belirlenmiştir.

PCR testlerinde kontrolsüz ve uygunsuz işlem yapılması

26.08.2020 Tarihinde Özel hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) internet sayfasında yayımladığı PCR testi veri girişleri hakkında önemli duyuruda;

“Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından gönderdiği yazıda, Covid-19 PCR testi çalışan özel sağlık kurumlarının gerek test ücreti için belirlenen fiyatın üzerinde ücret alındığı, gerekse bazı sağlık kuruluşlarımızın çalıştıkları test sonuçlarını sisteme kaydetmedikleri tespit edilmiş olup, bu durum test sonucu pozitif çıkan vatandaşlarımızın tedavileri ve temaslı oldukları kişilerin filyasyon çalışmalarında aksaklıklar yaşanmasına neden olmaktadır” ifadelerine yer verilmiştir.

Yine aynı tarihlerde basında yer alan "yurt dışına çıkışta Covid-19 için yaptırılması zorunlu olan PCR test sonuçlarını ‘pozitiften negatife’ değiştirilerek uygunsuz işlem yapıldığı’’ haberleri üzerine Sağlık Bakanlığından “habere konu olan test sonucunun Bakanlığımızca yetkilendirilmemiş bir hastane tarafından tanzim edildiği anlaşılmış olup gerekli yasal işlem başlatılmıştır." açıklaması yapılarak haber doğrulanmıştı.

Sağlık Bakanlığının Covid-19 tanı testlerinde zıvanadan çıkan durumu toparlayabilmesi için öncelikle test sonucu pozitif olan vatandaşların sonuçlarını sisteme girmeyen, test sonuçlarını pozitiften negatife çeviren, sahte test raporu düzenleyen, test ücreti için belirlenen fiyatın üzerinde ücret alan laboratuvar ve sağlık kuruluşlarını kamuoyuna açıklaması gerekmekteydi. Oysa Bakanlık, tüm ısrarlarımıza rağmen sermaye gruplarıyla karşı karşıya gelmemek için bunu yapmamıştır.

Sonuç olarak; Okulların tüm eğitim bileşenlerinin ve 12 yaş üstü öğrencilerin aşılarının tamamlanarak ve halk sağlığı önlemleri alınarak açılması gereklidir. Havalandırma, sınıfı düzeni, ders saatleri, teneffüslerin süreleri teması olabilecek kadar azaltarak gerçekleştirilmeli, personel eksikliği giderilmelidir. Ayrıca okulların temizlik, hijyen malzemeleri karşılanmalı, öğrencilere maske ve hızlı test tanı kitleri ücretsiz verilmelidir. 

Okulların açılmasına sayılı günler kalmasına rağmen yetkililer hala kapsamlı bir program hazırlamamışlardır. Özellikle toplum hareketliliğinin artacağı güz aylarında salgının ulaşacağı düzeyi de düşünerek bir an önce kapsamlı bir program açıklamalıdır.

Kabine toplantısında alınan kararlar ve İçişleri Bakanlığı genelgesi ile aşı olmayanlara getirilen PCR test zorunluluğu bir dizi sakıncası yanında uygulanabilir de değildir. . Hızlıca PCR borsasının/piyasasının oluşacağı, hatta ‘sahte’ testlerin temin edileceğini ön görmek zor olmasa gerektir. PCR maliyetinin ülkeye getireceği maddi yükün aşıdan çok daha yüksek olmasının yanı sıra test sonuçlarının geç çıkmasının yaratacağı olumsuz sonuçları da çabasıdır.

Bu uygulamalar, salgının ilk günlerinde olduğu gibi özel sağlık kuruluşlarının vatandaşlardan ilave ücret aldıkları döneme geri dönme ve işi bireylerin sorumluluğuna havale eden girişimleri olarak görülmektedir.

                     Şeffaf, güven veren ve tutarlı bir salgın yönetimi istiyoruz!

 

                            Dr. Ergün DEMİR                         Dr. Güray KILIÇ

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SGK TARİHİNİN EN BÜYÜK YOLSUZLUĞU KARŞISINDA KURUM VE KAMUOYU NEDEN SESSİZ?

  Sosyal güvenlik Kurumu’nun İzmir'in Menemen ilçesinde özel bir hastanede periferik anjiyoplasti (damarın genişletilmesi) işlemi için kullanılan tıbbi malzeme ve endikasyon dışı uygulamalardan dolayı 147 milyon TL zarara uğratıldığı bilgisi basın yayın kuruluşları aracılığıyla kamuoyuna yansımıştır.  SGK denetim raporuna göre ise aynı yöntemle tüm Türkiye’de Sosyal Güvenlik Kurumunun 500 -600 milyon dolar zarara uğratıldığı tahmin edilmektedir. Tıbbi cihaz üretimi yapan şirket, hastaneler ve hekimlerin yer aldığı üçlü bir ayak tarafından gerçekleştirilen bu yolsuzluk ve usulsüzlük Kurum tarihinin sağlık alanındaki en büyük yolsuzluğu olarak değerlendirilmektedir. 3 yıl önce başlatılan yolsuzluk soruşturmasında muhakkik/denetim raporunda diğer il ve ilçelerde de denetim yapılması konusunda Rehberlik Daire Başkanlığına dosyanın gönderilmesine rağmen sadece bir ilçede mali şube operasyon yapıldığı diğer il/ilçelerde yapılmadığı görülmektedir. Öyle anlaşılmaktadır ki bu konu soğutul

EMEKLİLERE MAAŞ ve İKRAMİYE ARTIŞI İÇİN SGK BÜTÇESİNDE YETERLİ KAYNAK VARMIŞ!

  Artık yeter! 15 Milyon 207 Bin 787 emekli ve hak sahibini oyalamaktan vazgeçin. Milyonlarca emekli ve hak sahibi asgari ücretin çok altında aylık ve gelir ile yaşamını sürdürmek zorunda; öte yandan düşük gelir nedeniyle emeklilerin neredeyse yarısı ya çalışmakta ya da iş aramakta. Aylardır emekli maaş ve ikramiyesine artış yapmamak için Sosyal Güvenlik Kurumu bütçesinin yetersizliği ve mali disiplininin korunmasını öne sürülmekte; Kasım-Aralık ayı olmadı, yeni yıl başında artış yapacağız diyerek milyonlarca emekli oyalanmaya çalışılmaktadır. Oysa SGK 2022 Yılı Sayıştay Denetim Raporuna göre emekli aylıklarını ve sağlık giderlerini karşılayan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelirleri giderlerini karşılamakta hatta fazla vermektedir. SGK neyi gizlemeye çalışıyor?  Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, 2022 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu nda 2022 yılı bütçesi ve gelir – gider tablosu  sonuçlarına göre, 2022 yılı bütçe gideri toplamı 1.032.718.600.200,39 TL’dir. Net bütçe geliri ise

Sağlık giderlerinin ve emekli aylıklarının ödenmesi tehlikede mi?

  SGK’nın gelir- gider dengesi giderek bozuluyor yani “finansman açığı” baş aşağı gidiyor! AKP iktidarının Sosyal Güvenlik Kurumu getirdiği son nokta; Sağlık giderlerinin ve emekli aylıklarının ödenmesi tehlikede! Seçim günü yaklaştıkça sosyal güvenlik sistemi kapsamında hane halkına yapılan yardımlar ve sosyal sigorta konusunda AKP iktidarı da muhalefette müjdeleri ara arda sıralamaya devam ediyorlar. Ancak bu vaatler sıralanırken 20 yıllık AKP iktidarının Sosyal Güvenlik Kurumunu getirmiş olduğu son nokta ise pek dikkate alınmıyor. Oysa seçim sonrasında eğer sosyal güvenlik sistemi yeniden yapılandırılmaz ve Kurum’a yapılan bütçe transferleri artırılmaz ise sağlık giderlerinin ve emekli aylıklarının ödenmesi bile tehlikede görünmektedir. AKP iktidarının, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, bu tabloyu yaratan sorumluları gerçek dışı, hayal ürünü söylemleri bıraksınlar. İşte devletin resmi verilerindeki gerçeklik: 03.05.2023 tarihinde yayımlanan SGK Şubat 2023 aylık sigortalı