Ana içeriğe atla

Sağlık Bakanını Sorumluluğa ve Görevini Yapmaya Çağırıyoruz!

 

Sağlık Bakanını Sorumluluğa ve Görevini Yapmaya Çağırıyoruz!

Sağlık Bakanlığının denetiminde ve gözetiminde PCR testi için fazla ücret alınarak vatandaş soyulmakta, ayrıca test sonuçları pozitif çıkan vakalar sisteme girilmeyerek salgının yayılmasına yol açılmaktadır!

PCR testi için fazla ücret alarak vatandaşı soyan, test sonuçları pozitif çıkan vakaları sisteme girmeyerek salgının yayılmasına neden olan özel sağlık kuruluşları hakkında gereğini yapmayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca derhal istifa etmelidir.

Artık mızrak çuvala sığmıyor. Gerçekler itiraf edilmeye başlandı!

Özel hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği ile Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü açıklamalar yaparak günlerdir söylediğimiz gerçekleri itiraf ettiler:

 “Özel sağlık kurumlarında PCR testi için hukuksuz bir şekilde fazla ücret alarak vatandaşları soyuyoruz, testleri pozitif çıkan vakaların sonuçlarını bildirmeyerek salgını körüklüyoruz ve yayıyoruz’’

 26.08.2020 Tarihinde Özel hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) internet sayfasında yayımladığı PCR Testi Veri Girişleri Hakkında Önemli Duyuruda “Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından, 20 Ağustos 2020 tarihinde Covid19 PCR testi çalışan kurumlarımızın test istemlerini ve test sonuçlarını Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün Laboratuvar Bilgi Yönetim Sistemine girmelerini ve sonuçlarını bu sistem üzerine işlemeleri gerektiği bildirildiği, ancak gerek test ücreti için belirlenen fiyatın üzerinde ücret alındığı, gerekse test sonuçlarının sisteme girilmediği ile ilgili yoğun şikâyetler alınmakta olduğu iletilmiş, bu nedenle Covid19 PCR testi çalışan kurumlarımızın uyarılması bildirilmiştir. ’denilmektedir. https://ohsad.org/pcr-testi-veri-girisleri-hakkinda-onemli-duyuru/

AKP iktidarının koruyucu sağlık hizmetlerini ve kamusal sağlık sistemini çökertme pahasına koruyup kolladığı ve özenle büyüttüğü özel sağlık sektörü, PCR testi için vatandaşı soymakta, test sonuçları pozitif çıkan vakaları sisteme girmeyerek salgının yayılmasına neden olmakta ancak Sağlık Bakanının sesi hala çıkmamaktadır.

Test ücreti için IBAN numarası yetmemiş bir de üstüne fahiş bedel alınmış

Başta Almanya olmak üzere AB üyesi ülkeler, Türkiye'den gelenlerden 48-72 saat öncesine ait Covid-19 PCR testi istemesi ile yurtdışına çıkışta bu testi yaptırmak zorunda olan vatandaşlara yönelik olarak Sağlık Bakanlığı IBAN numarası göndererek 110 TL istemişti. Daha sonra Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından ‘’Kişilerin Talepleri Üzerine Yapılacak Olan Covid-19 RT PCR Testleri’’ ile ilgili kelime oyunları yaparak yayımladıkları algoritmada Covid-19 PCR test bedelini 220 TL Covid-19 (SARS-CoV-2) İzolasyonu işlem bedeli 30 TL olarak belirledi. https://www.saglikaktuel.com/haber/kisilerin-talepleri-uzerine-yapilacak-olan-covid-19-rt-pcr-testleri-algoritmasi--70652.htm

Açıklamada belirtildiği Covid-19 hastalığına “maliyet” ve “kâr” penceresinden bakan özel sağlık kurumlarının test ücreti için belirlenen fiyatın üzerinde ücret aldıkları tespiti can derdinde olan vatandaşların soyulmaya devam edildiğini göstermektedir.

Oysa 09 Nisan 2020 tarihli ve 31094 sayılı Resmî Gazete ‘de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Uygulama Tebliğinde yapılan değişikliği ile Covid-19 ön tanılı/tanılı hastalar, acil hal tanımı içerisine ve ilave ücret alınmayacak işlemler listesine alınmıştır. Bu şekilde Covid-19 ön tanı/tanılı hastalardan özel sağlık kuruluşlarında yasal olarak hiçbir suretle yapılacak her türlü işlem/girişim/tetkik/tahlil /yatak için ilave ücret alınamayacağı kesin hükme bağlanmıştır. Bu durumda Sağlık Bakanlığı, GSS kapsamında olan kişilerden IBAN numarası üzerinden test ücreti talep edemez.

Finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerini kim belirlemektedir: SGK mı? Sağlık Bakanlığı mı?

Sosyal Güvenlik Kurumu, sağlık hizmetlerini kamu veya özel sağlık hizmet sunucularından satın almaktadır.  Bu satın alınan hizmet için ödeme önceden imzalanan protokol/sözleşmeler göre yapılmaktadır.

Tüm sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin olarak SGK tarafından Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) yayımlanmakta ve bu tebliğ çerçevesinde sağlık giderleri karşılanmaktadır.

5510 sayılı Kanun’un ilgili maddesinde görüldüğü gibi sağlık hizmetlerinin ödeme usul ve esaslarını Sağlık Bakanlığı değil Sosyal Güvenlik Kurumu belirlemektedir.

Son zamanlarda Covid-19 hastalığı değişik nedenlerle Türkiye’nin diğer bölgelerinde de giderek yaygınlaşmıştır. İstanbul’a ek olarak Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Konya, Manisa, Ankara, Bursa, Elâzığ, Malatya, Kayseri vs. gibi birçok ilin de yeni Wuhan’lar olarak ortaya çıkmasına ve olağandışı bir döneme girilmesine karşın sorunun muhatabı olan ve sürecin başından beri başını kuma gömen Sosyal Güvenlik Kurumunun hiç sesi çıkmamaktadır.

Test sonuçları pozitif çıkan vakaları sisteme girmeyerek salgının yayılmasına neden olan sağlık kuruluşları kamuoyuna açıklanmalıdır.

İçimiz acırken; Salgın döneminde sağlık çalışanları hastalığın yayılmasını engellemeye, kendilerini korumaya, hastalarımızı iyileştirmeye çalışırken ve 65’i hekim ve sağlık çalışanı olmak üzere 6245 vatandaş hayatını kaybederken AKP iktidarı ve bazı özel sağlık kurumları rant uğruna toplum sağlığını riske atmaktan kaçınmamaktadırlar.

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından OHSAD’a gönderilen yazıda “8 Ağustos 2020 tarihinden bugüne kadar bazı sağlık kuruluşlarımızın çalıştıkları test sonuçlarını sisteme kaydetmedikleri tespit edilmiş olup, bu durum test sonucu pozitif çıkan vatandaşlarımızın tedavileri ve temaslı oldukları kişilerin filyasyon çalışmalarında aksaklıklar yaşanmasına neden olmaktadır.” denmektedir.

Sağlık Bakanı,

- Test sonucu (+) çıkan vatandaşlarımızın tedavileri ve temaslı oldukları kişilerin filyasyon çalışmalarında aksaklıklar yaşanmasına hangi özel sağlık kuruluşlarının neden olduğunu,

- Test sonucu (+) çıkan ve sonuçları sisteme girilmeyen vatandaşlarımız kimler olduğunu,

- Test sonucu (+) çıkan ve sonuçları sisteme girilmeyen vatandaşlarımızın sayılarının ne kadar olduğunu, kamuoyuna açıklamalı ve bu kuruluşlar hakkında en ağır cezai işlem uygulanmalıdır. Salgınla mücadelede toplumun sağlığını riske atan ‘çürük’ sağlık kuruluşları ayıklanmalı ve kamulaştırılmalıdır.

Sonuç olarak;

Salgın sürecini yönetmekten sorumlu Sağlık Bakanı ve Bakanlığın Bilim Kurulu da bu gelişmelere dair tutum ve önerilerini açıklamalıdırlar.

Hükümet, sorumluluğunu yerine getirmemektedir. Sermaye gruplarıyla karşı karşıya gelmekten salgının yayılması ve ölümlerin artması pahasına ısrarla kaçınmaktadır. 

Sağlık hizmetlerine nerede, ne zaman ve ne kadar gereksinim duyulacağı kolayca öngörülemez. Sağlık alanında özel sektörün payının giderek artmasını sağlayan siyasi iktidar, yıllar boyunca eleştirdikleri ve çökerttikleri kamusal ve koruyucu sağlık hizmetlerinin önemini pandemi döneminde dahi anlamakta güçlük çekmektedir.

Bu uygulamalar, salgının ilk günlerinde olduğu gibi özel sağlık kuruluşlarının vatandaşlardan ilave ücret aldıkları döneme geri dönme ve işi bireylerin sorumluluğuna havale eden girişimleri olarak görülmektedir. Eğer yeterli tepki gösterilmez ise yasal olmayan bu uygulamaların arkasının geleceğini tahmin etmek güç olmasa gerektir

                     Şeffaf, güven veren ve tutarlı bir salgın yönetimi istiyoruz!

 

                           Dr. Ergün DEMİR                                    Dr. Güray KILIÇ

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

EMEKLİLERE MAAŞ ve İKRAMİYE ARTIŞI İÇİN SGK BÜTÇESİNDE YETERLİ KAYNAK VARMIŞ!

  Artık yeter! 15 Milyon 207 Bin 787 emekli ve hak sahibini oyalamaktan vazgeçin. Milyonlarca emekli ve hak sahibi asgari ücretin çok altında aylık ve gelir ile yaşamını sürdürmek zorunda; öte yandan düşük gelir nedeniyle emeklilerin neredeyse yarısı ya çalışmakta ya da iş aramakta. Aylardır emekli maaş ve ikramiyesine artış yapmamak için Sosyal Güvenlik Kurumu bütçesinin yetersizliği ve mali disiplininin korunmasını öne sürülmekte; Kasım-Aralık ayı olmadı, yeni yıl başında artış yapacağız diyerek milyonlarca emekli oyalanmaya çalışılmaktadır. Oysa SGK 2022 Yılı Sayıştay Denetim Raporuna göre emekli aylıklarını ve sağlık giderlerini karşılayan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelirleri giderlerini karşılamakta hatta fazla vermektedir. SGK neyi gizlemeye çalışıyor?  Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, 2022 Yılı Sayıştay Düzenlilik Denetim Raporu nda 2022 yılı bütçesi ve gelir – gider tablosu  sonuçlarına göre, 2022 yılı bütçe gideri toplamı 1.032.718.600.200,39 TL’dir. Net bütçe geliri ise

Binlerce aile huzursuz ve tedirgin!

  Bakıma ihtiyacı olan ağır engellilerin evde bakım yardımının durdurulması ve sonlandırılması mı söz konusu? 569 bin ağır engelliye ailenin gelirine göre yapılan evde bakım yardımının, çalışan maaşlarına yapılan son zamlar ile gelirin görece artmış olması ve evde bakım yardımı yönetmeliğinde yapılan değişik ile durdurulacağı korkusu aileleri huzursuz hale getirdi. Evde Bakım Yardımı 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunun ek 7'nci maddesi uyarınca Engelli Sağlık Kurulu Raporunda tam bağımlı/ağır engelli ibaresi olan ve hanede kişi başına düşen geliri net asgari ücretin 2/3’ünün altında bulunan engelli bireylerin evde bakımlarının sağlanması için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca Evde Bakım Yardımı yapılmaktadır. Faydalanıcı sayısı ve nakdi yardım tutarı Evde bakım yardımı uygulaması 2006 yılında başlatılmış olup, 2023 yılı Ocak-Temmuz dönemi için tam bağımlı durumdaki engellisine evde bakmak isteyen ailelere aylık 4.336 TL nakdi yardım yapılmaktadır. 2023 yılı Nisan

İlaç tedarikinde kriz kapıda!

  Multipl Skleroz hastaları, Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilaç firmaları arasındaki gerilim nedeniyle mağdur edilmemeli, duyguları sömürülmemelidir. Roche firması kamuoyuna yaptığı bir açıklama ile ruhsat sahibi oldukları ve 2018 yılından beri Türkiye’de bir grup Multipl Skleroz (MS) hastasında kullanılan Ocrevus isimli ilacının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafında ‘pasiflendiğini’ ve bu durumun MS hastalarının tedavisinde aksamaya yol açacağını bildirerek SGK’yı bu girişiminden vaz geçirmek üzere kamuoyunu tepki vermeye davet etmiştir. SGK ise MS hastalarının ilaca erişim konusundaki kaygılarını giderecek bir açıklamayı henüz yapmamıştır. Türkiye’nin en kritik seçimlerinde bile maalesef gündem olamayan sağlık ve tıbbi hizmetler ancak vatandaşın canı yandığı zaman tartışılabilmektedir. Sağlık alanında sorunlar seçim döneminde de tüm ağırlığıyla süregeldi. Ancak vatandaşların bazı ilaçlara erişememesi, birçok kamu hastanesinde tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle ameliyatların yapılama