Salgında sorumluluk ta hastane faturaları da vatandaşa havale edilmiş olup, herhangi bir kamusal önlem alınmasından vazgeçilmiştir.
Covid-19 pandemisi ülkemizde ve tüm dünyada halen
etkisini kaybetmiş değildir. Buna rağmen ve salgın tüm ciddiyeti ile devam
ederken özellikle turizm sektörünü desteklemek amacıyla normalleşme süreci
başlatılmıştır.
Sağlık Bakanlığınca, 6 Mayıs’ta ameliyat ve diğer
girişimsel işlemler öncesi hastalara Covid-19'a yönelik tarama amaçlı PCR testi
zorunluluğu, 30 Mayıs’ta toplu taşımada maske zorunluluğu, 1 Haziran’dan
itibaren de tüm sınır kapılarından ülkeye girişlerde 48 saat
içerisinde yapılmış PCR testi negatif raporu zorunluluğu kuralları
kaldırılmıştır.
Ayrıca 22 Nisan’da Sosyal Güvenlik Kurumu’nun özel ve kamu hastanelerine
pandemi olgularına yönelik tedavilerde ödediği “pandemi bakım ve yoğun bakım
hizmeti’’ ücreti ödemeleri yürürlükten kaldırılmış, bu şekilde de zihinlerde
pandeminin bittiği izlenimi yerleştirilmeye çalışılmıştır.
DSÖ; Pandemi
Bitmedi, Devam Ediyor…
Salgının sona erdiğine dair Dünya Sağlık Örgütü’nden
henüz bir duyuru yapılmamış, yani pandemi sona ermemiştir. Ayrıca birçok ilde
hastaneye veya yoğun bakıma yatan Covid-19 vakaları azalmış olsa da yatışlar
devam etmektedir. Bu da halen olağanüstü bir enfeksiyon ve ölümün söz
konusu olduğunu göstermektedir. İnsanların sıkılmış olması, bu gerçeği üstünü
örtmeyi gerektirmez. Covid-19 salgını, insan hayatını ve
toplumsal yaşantıyı tüm ciddiyetiyle tehdit etmeye devam etmektedir.
COVID -19 salgını ülke gündeminden çıktı
mı?
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Sağlık
Bakanı Fahrettin Koca’nın yaptığı “Salgında yolun sonuna gelindiği ve
salgının ülke gündeminden çıkarıldığı, salgın sonrası kontrollü normalleşme
sürecinin başarıyla yürütüldüğü ve salgının önemli ölçüde kontrol altına
alındığı’’ açıklamaları ile normalleşme süreci kontrolsüz hale dönüşmüş,
vatandaşlar rehavete düşmüştür ve bunun sonucunda da yapılan açıklamalarda
gördüğümüz pozitif vaka ve vefat sayılarında artışlar meydana gelmiştir. Bu
sayıların bayram sonrasındaki günlerde ve hac dönüşünde daha da artacağı/patlama
yapacağı kuvvetle muhtemeldir.
Vaka ve ölüm sayıları hızla
artmaktadır.
Amerika ve Avrupa ülkelerinde BA.4 veBA.5 varyantlarının neden olduğu çok
yüksek vaka sayılarıyla seyrederken Türkiye’nin bundan etkilenmemesi mümkün
değildir. 20 Haziran- 26 Haziran 2022 tarihlerinde haftalık vaka sayısı 26.635
vefat sayısı 17 iken 27 Haziran- 03 Temmuz 2022 tarihlerinde haftalık vaka
sayısı 57.113 vefat sayısı 25’e yükselmiştir. Hızlı antijen testleri ile özel sektörde veya piyasadan sağlanan kitlerle tanı koyulan
vatandaşlar kayıtlara geçmediğinden vaka sayıları çok daha fazladır.
Konun uzmanı akademisyenler “Ülkemizde ise şu anda hem vaka sayısı hem ölüm
sayıları hem de test pozitiflik oranları yüksek seyrediyor. Bunun en önemli
nedenleri, Delta dalgasından itibaren aşı dışı önlemlerin çok azaltılmış
olması, aşılamada ise hem ilk serilerde hem de hatırlatma dozlarında istenilen
seviyelere ulaşılamamış olması, ek olarak Omicron için yeterince etkili olmayan
inaktif aşıları yaptırmış çok sayıda kişinin bulunmasıdır. Bu nedenle şu anda
yapılması gerekenin öncelikle yaşlı ve riskli gruplarda olmak üzere mRNA
aşılarıyla primer aşılama ve hatırlatma dozlarını tamamlamak, hızla çocuklarda
aşının gündeme alınmasını sağlamak” olduğunu ifade etmektedirler.
Kamu sağlık kuruluşlarında PCR tarama testi yapılması kısıtlanmış olup,
semptomları olan vatandaşların bile test yaptırması zorlaştırılmış durumdadır.
Salgınla etkin mücadele
için test kapasitesinin arttırılması ve testlere erişimin
kolaylaştırılması gerekirken uygulanan algoritma ile vatandaşların test
yaptırabilmesi zorlaştırılmış ve kısıtlama getirilmiştir. Böylece kamu
sağlık kurumlarında test yaptıramayan vatandaşlar özel sağlık kuruluşlarına
yönelmektedirler. Cebinden 250 TL ödeyebilen
vatandaşlar test yaptırabilmektedir.
Hızlı antijen testleri
ile tanı koyulan vatandaşlar kayıtlara geçmiyor!
Vatandaşların test
yaptırabilmesinin zorlaştırılması ile birlikte daha çok serbest ticaret
yapanlar ile şirket çalışanları temin ettikleri hızlı antijen testleri ile
testlerini yapmakta genellikle pozitif çıkanlar kayıtlara geçmemekte iki- üç
gün kendilerini izole etmekte, şikayetleri geçince çalışmaya ve dolaşmaya devam
etmektedirler. Bu durum hem kayıt açısından hem de bulaş açısından sorunludur.
Yürürlükten kaldırılan “pandemi bakım ve
yoğun bakım hizmeti’’ ücreti hastanelere ödenmelidir.
22 Nisan 2022 tarih 31816 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’de Covid-19 nedeniyle
hastaneye veya yoğun bakım servislerine yatırılan hastalar için SGK’nın hastanelere sadece pandemi süresince pandemi
olgularına yönelik tedavilerde ödediği “pandemi bakım ve yoğun bakım hizmeti”
ücreti ödemeleri yürürlükten kaldırılmıştı. Vaka ve ölümleri sayıları hızla
artarken, bayramdan sonra sayılarda patlama beklenirken, Dünya Sağlık Örgütü
pandemi bitmedi derken SGK’nun hastanelere pandemi bakım ücretini ödememesi
demek tıpkı salgının başlangıcında olduğu gibi hastaların özel hastanelerin
insafına terk edilerek mağdur edilmesi demektir.
Finansmana sıkışan AKP iktidarı COVID-19 hastalığı
tanı-tedavi ücretleri için halkın cebini adres göstermesi ve salgının ilk
günlerinde olduğu gibi resmi olarak özel sağlık kuruluşlarınca vatandaşlardan
ilave ücret alındığı döneme geçileceği sonucuna ulaşmak hiç de zor
değildir.
Pandemi döneminde siyasal iktidarın uyguladığı
politikalar, salgınla bilimsel mücadeleyi geri plana iterken, ekonomik ve
siyasi kaygıları öne çıkarmıştır.
SONUÇ OLARAK
COVID-19 pandemisinin son durumunu anlamak için Dr.
Tedros Adhanom Ghebreyesus, 194 ülkenin temsilcilerinden oluşan DSÖ’nün karar
organı olan yıllık Dünya Sağlık Asamblesi’nin açılışı sırasında mesajı
önemliydi:
“Peki, COVID-19 bitti mi?
Hayır, kesinlikle bitmedi. Duymak istediğiniz mesajın bu olmadığını biliyorum ve
kesinlikle iletmek istediğim mesaj da bu değil. Pek çok ülkede tüm
kısıtlamaların kaldırılmış olmasına ve hayatın pandemi öncesindeki gibi
görünmesine rağmen, bildirilen vakalar tüm bölgelerde, neredeyse 70 ülkede
arttı. Ve bu, test oranlarının düştüğü bir dünyada oldu”.
Aşıların sınırlı koruma sağladığı ve yaygın
uygulanamadığı göz önüne alındığında, maske zorunlulukları ve sosyal mesafe
kısıtlamaları gibi tedbirlerin geri çekilmesinin daha fazla insanı, özellikle
de bağışıklık sistemi zayıf olanları riske atabileceğini unutmamak gerekir.
COVID-19 salgını insan hayatını ve toplumsal yaşantıyı
tüm ciddiyetiyle tehdit etmeye devam etmektedir. Oysa AKP iktidarı ve onun
Sağlık Bakanı, ta başından itibaren salgını kontrol altına almak ve önlenebilir
ölümleri engellemek için bilimsel kurallarla, şeffaf ve katılımcı bir yönetimle
salgını yönetmekten kaçınmış, aksine on binlerce yurttaşımızın hayatına mal olacak
olan pandemiden ‘başarı hikayesi’ çıkarma ve adeta rant sağlamaya yönelik çabası
öne çıkmıştır.
Vatandaşlar kamu hastanelerinde muayene olabilmek için sıra alamazken, özel
hastanelere de para bulamazken salgının devam ettiği bu süreçte Sorumluluk ve
hastane faturaları vatandaşa havale edilmekte ve herhangi bir kamusal önlem
alınmamaktadır.
Dr. Ergün DEMİR Dr. Güray KILIÇ
Yorumlar
Yorum Gönder