Multipl Skleroz hastaları, Sosyal Güvenlik Kurumu ile ilaç firmaları arasındaki gerilim nedeniyle mağdur edilmemeli, duyguları sömürülmemelidir.
Roche firması kamuoyuna yaptığı bir açıklama ile ruhsat sahibi oldukları ve 2018
yılından beri Türkiye’de bir grup Multipl Skleroz (MS)
hastasında kullanılan Ocrevus
isimli ilacının Sosyal
Güvenlik Kurumu tarafında ‘pasiflendiğini’ ve bu durumun
MS hastalarının tedavisinde aksamaya yol açacağını bildirerek SGK’yı bu
girişiminden vaz geçirmek üzere kamuoyunu tepki vermeye davet etmiştir. SGK ise
MS hastalarının ilaca erişim konusundaki kaygılarını giderecek bir açıklamayı
henüz yapmamıştır.
Türkiye’nin en kritik seçimlerinde bile maalesef gündem olamayan sağlık ve
tıbbi hizmetler ancak vatandaşın canı yandığı zaman tartışılabilmektedir.
Sağlık alanında sorunlar seçim döneminde de tüm ağırlığıyla süregeldi.
Ancak vatandaşların bazı ilaçlara erişememesi, birçok kamu hastanesinde tıbbi
malzeme eksikliği nedeniyle ameliyatların yapılamaması, hastaların
birçok branşta ve yan dalda muayene ve ameliyat randevusu alamaması veya çok
ileri bir tarihe alabilmesi, parası olanların veya borç para bulabilenlerin
muayene ve ameliyat olabilmek için özel sağlık kuruluşlarına yönelmesi, özel
sektörde denetimsiz şekilde fahiş ilave ücret alınması, katılım payı ve ilaçta
fark ücretinin yoksulların bütçesine getirdiği yük seçim sürecince bile gündem
olamadı.
Ne hikmetse sağlık ve tıbbi hizmetlerde yaşanan
sorunlar ancak sansasyonel olaylarla ve kök neden tartışılmadan günlük
olarak gündem olabilmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu İlaç Daire Başkanlığı’nın 08.03. 2023 tarih ve
66545948 sayılı yazısına istinaden 20 Mart 2023 tarihinden itibaren;
“10.05-Demiyelinizan Hastalıklar (Lökodistrofi, Multipl Skleroz vb.) teşhisi ve
SGK GBP etkin madde koduyla düzenlenen ilaç kullanım raporları düzenlenirken
ilave değerler alanında Relapslarla seyreden Multipl Skleroz (RMS) Primer
Progresif Multipl Skleroz (PPMS) seçilmesi zorunlu hale gelirken aksi durumda
ilgili etkin maddeye ait ilaçların ilgili raporla temini mümkün olmayacak”
hükmü getirilmiştir.
İlaç Daire
Başkanlığı’nın 30.05.2023 tarih ve 73912351 sayılı yazısına istinaden
30.05.2023 tarihinden itibaren merkezi sinir sistemi hastalığı Multipl Skleroz
(MS) hastalarının tedavisinde endikasyona göre kullanılan, ithal edilen ve bir
kutusu 57.270 TL olan ocrelizumab etken maddeli Ocrevus isimli ilacı ayakta tedavilerde pasiflenmiş, yatan
hastalarda ise uygulanmaktadır.
Yapılan bu değişiklik ile yatarak kullanılan ilacın
prospektüse ve onaylı endikasyonda belirtilen şartlara (prosedüre) uyan
hastaların ilaç bedelleri SGK tarafından karşılanacak ancak ayakta tedavilerde
ödenmesi ve eczanelerden temini olmayacaktır.
SGK kamuoyuna bilgilendirici bir açıklama yapmalıdır.
SGK ile Ocrevus isimli ilacın ruhsat sahibi olduğu Roche firması arasında nasıl bir sorun olduğunu bilmemekle birlikte kuvvetle muhtemeldir ki ilacın fiyatının belirlenmesi ve buna bağlı olarak ilaç temini konusunda bir sıkıntı yaşandığını düşünmekteyiz. SGK “ilaç kullanım raporları düzenlenmesinde yapılan değişiklik ile ilacın pasife alınması nedenleri’’ konusunda kamuoyunu bilgilendirici bir açıklama yapmalıdır. Olayı kamuoyuna yansıtan Roche firması da dahil olmak üzere ilaç şirketlerinin önceliğinin halkın sağlığa erişim hakkının kısıtlanmasından ziyade ticari bir kuruluş olarak daha çok ilaç satmak ve dolayısıyla karlarını artırmak olduğu zaten bilinen bir gerçektir. Ticari kazançları için gerekirse mağdur insanların duyguları ve acılarını sömürerek hastalıkları üzerinden kamuoyu oluşturdukları da bir sır değildir. SGK’nın bütçesini denkleştirme, ilaç firmasının ise kazancını artırmaya yönelik çatışmaları nedeniyle hasta ve hasta yakınlarını mağdur edebilecek uygulamalardan uzak durulmalıdır. Özellikle şimdi söz konusu olan MS hastaları başta olmak üzere kronik hastaları tedirgin eden, kaygılandıran düzenlemeler hakkında kamuoyuna açıklayıcı, tatmin edici bilgilendirme hızla yapılmalıdır.
İlaç tekelleri için
sağlıktaki bu piyasa düzeninde öncelik hastanın sağlığı değil, kazançlarıdır!
İlaca erişimin kısıtlı olması beraberinde ciddi etik ve tıbbi sorunları da
getirmektedir.
Özellikle yanlış ekonomik kararlar sonucunda ülkenin içine girdiği döviz
darboğazı nedeniyle ithal ilaçların bedeli konusunda ilaç firmaları ile
sorunlar yaşanmaktadır. İlaç firmaları ürünlerini pazara arz etmemek veya geri
çekmek yönünde kararlar alabilmekte, bu şekilde ithal ilaçlara erişimde ciddi
sıkıntı yaşanabilmektedir. Bu durum özellikle kronik hastalıkların
tedavisinde aksamaya yol açmaktadır. Hastalar ilaca erişebilmek ve tedavilerinin
yarıda kalmasını önlemek için ellerindeki tüm birikimleri harcamakta,
borçlanmakta, mallarını mülklerini satmaktadırlar.
Sonuç olarak ilaç tedarikinde kriz kapıda!
Önümüzdeki
günlerde eczacılar hastalara daha çok ‘’bu ilaç piyasada/eczanemizde yok’’
demeye başlayacaktır.
Ülkemiz
orijinal ilaç ve tıbbi cihaz alanında büyük oranda dışa bağımlıdır. İlaç
fiyatlarının belirlenmesinde güncellenmeyen döviz kuru ve döviz kurundaki
artışlar nedeniyle özellikle ithal edilen ve fiyat bedeli yüksek olan başta kanser, tüp bebek tedavilerinde ve organ naklinde kullanılan ithal ilaçlarda
olmak üzere kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan hayati öneme sahip birçok
özel ilaçların bulunamadığı, temininde sorun yaşandığı aşikardır.
Ülkemizde legal olarak
bu ilaçların eczanelerden temin edilememesi sonucu tedavinin kesintiye
uğramasının ortaya çıkaracağı tıbbi ve etik sorunları tahmin etmek güç
değildir. Hasta ve hasta yakınları tedavilerinin aksamaması için bu ilaçları
karaborsadan temine yönelecek, parayı sağlayabilen ilaçlara ulaşabilecek,
bulamayanlar ise tedavisiz kalacaktır.
Ülkenin içinde sürüklendiği ve giderek ağırlaşan
ekonomik krizin, tıbbi hizmetlere erişimi yurttaşların büyük bir çoğunluğu için
giderek daha da zorlaştırdığı bir sürece doğru hızla ilerlenmektedir.
Dr. Ergün DEMİR Dr. Güray
KILIÇ
.
Yorumlar
Yorum Gönder